DUYGUSALIMIZI KONTROL EDEBİLMEK ÜZERİNE
Regülasyon
Regülasyon, sinir sistemimizin yatışabilme ve dengede kalabilme durumudur. Zorlayıcı duygularla gelen düşünceler ve fiziksel reaksiyonlarla karşılaşınca (hızlı kalp atışı, hızla nefes alıp verme, gözlerin büyümesi vb.) kendimizi regüle edebilmek önemli bir beceridir. Sinir sistemimiz bizi dengede tutmaya, tepkilerimizi düzenlemeye çalışır. Yani, ilk anda ortaya çıkan duyguyu fark eder, vereceğimiz tepkinin sonuçlarını düşünür ve duygu-davranış-beden üçlüsünü yöneterek uygun tepkiler veririz.
Regülasyon düzeyimizi dengelerken kendimize karşı tutumumuz, kendimize fiziksel temasımız, kendimizle şefkatle konuşmamız oldukça önemlidir.
Tıpkı ko-regülasyon dediğimiz; bir bebeğin ihtiyaçlarını kendi kendine karşılayamadığı için ağlama krizlerine girmesi (yani kendini regüle edememesi durumunda) bakım verenin bebeğin ihtiyaçlarını karşılaması ve gösterdiği ilgi, şefkat, ses tonu, teması ile bebeğin sakinleşmesi gibi. Böylece, bebek denge noktasına çekilir ve sinir sistemi sakinleşir.
Kendi ihtiyaçlarımızı görebilmek, duygularımızı fark edebilmek, düşüncelere kapıldığımız noktada “şu an”a odaklanabilmek ve kendimize gösterdiğimiz şefkat öz regülasyon becerimizi artırır.
Öz Regülasyon
Öz regülasyonu sağlayabilmemiz sosyal ilişkilerimize de olumlu yansır ve kendimizi regüle edebilmemizle karşıdaki kişinin de regüle olmasına yardım edebiliriz. Karşılıklı olarak dengede kaldığımız bu durum ise interaktif regülasyondur.
Önce sakinleş, dengede kal, karşıdakinin dengeye çekilmesine yardım et ve durulduktan sonra problemini içtenlikle konuş döngüsü ilişkilerimizi besler, sağlıklı iletişim kurulmasına yardımcı olur.
Bu döngü eşit ve uyumlu olmalıdır. Sürekli bir tarafın regüle etmesi, regüle edeni yorarken, regüle edilen tarafın kendini kontrolünü zorlaştırır ve bu anlarda çözüm için hep karşı taraftan beklentileri olabilir.