ÇÖKÜŞÜN ANALİZİ

Almanlar 1885 yılında benzinli motoru icad ederken bizim ecdadın meşguliyeti 1854 yılında İngiliz bankerlerden aldıkları parayla; Dolmabahçe, Beylerbeyi ve Çırağan Saraylarını inşa etmekti.
Saray itibardı ve Osmanlı’da en büyük itibarı borç veren bankerlerden görüyordu.
Kısa sürede 17 ayrı borç alınmış ve bu işin denetimi içinde Düyun-u Umumiye kurulmuştu, tıpkı şimdiki Varlık Fonu gibi.
Bu borçlar Cumhuriyet döneminde ödenmiştir.
Avrupalı çiftçiler traktörlerle tarım yaparken, daha dün gibi hatırlıyorum dedelerimiz, 5000 yıl önce Sümer’lerin icadı kağnılarla ve hayvanlarla üretim yapıyordu.
Yıllarca öküzle, at ve eşekle kazanıp vergi veren halkın alınteri ile binlerce tesis yapılmış genç Cumhuriyette.
Bir sistem kurulmuş aksayan bölümleri zaman içerisinde giderilseydi dünyada hemen her alanda söz sahibi olmamamız mümkün değildi.
1980 darbesiyle yörüngesi değiştirilen ülkemiz henüz bir serçe iken bir kartalın önüne (Küresel Kapitalizmin) atıldı.
Geldiğimiz noktada; limanlarımız gitmiş. Şeker, Bakır, Demir, Alüminyum, Tütün,Gübre,Yem,Çimento, Petro kimya, Enerji, Otoyollar, Hastaneler, Havalimanları gibi bir ülkenin şah damarı alanlar Küresel sermayelerin tekeline girmiştir.
Örneğin; Şuan en canlı konut sektörü, konut imalatında kullanılan yapı malzemelerinin neredeyse tamamının ham madesi yabancıların elinde.
Tarım alanları imara açıldıkça tarımsal üretim azalıyor tarımsal ithalattan kazanıyorlar,250 bin dolara şanlı ülkemin vatandaşlığını pazarlayıp, konuttan kazanıyorlar. Her atışta bir taşla iki kuş zavallı kuş.
Yeniden Osmanlı diye diye Düyun-u Umumiye şartlarını yeniden getirdiler.
Fatih hayaliyle yatıp Vahdettin gerçeğine uyandılar.
Kemalist, seküler diye çağdaş laik kesimle dalga geçip Fesli Mısıroğlu’nu Üstat bilenler, eh artık mısır şurubu şerbetle iftarınızı açarsınız.
Bulursanız.