RAFİNE ŞEKERİNİN VÜCUDA 4 KÖTÜ ETKİSİ
Şeker tüketimi, obezitenin ve tip 2 diyabet gibi birçok kronik hastalığın önemli bir nedeni olarak görülmektedir. Bu nedenle, ilave şekerden alınan kalorilerin günde %10’un altına düşürülmesini önermekteyiz. Fakat bunu yapmak için tükettiğimiz besinler rafine şeker içeriyor mu buna dikkat etmemiz gerekiyor. Günümüzde hızlı tüketilebilen işlenmiş gıdalara yönelim arttı. Bu ürünler sıklıkla ilave şeker içerdiğinden günlük kalori alımının büyük bir kısmını oluşturur. Soslardan fıstık ezmesine kadar en beklenmedik ürünlerde bile ilave şeker bulunabilir. Bu yüzden aldığınız ürünün içerik kısmına mutlaka bakın.
Kilo almanıza sebep olabilir.
Obezite oranları dünya çapında artıyor ve kanıtlar, genellikle şekerle tatlandırılmış içeceklerden gelen ilave şekerin obeziteye önemli bir katkıda bulunduğunu gösteriyor.
Gazlı içecekler, meyve suları ve tatlı çaylar gibi şekerle tatlandırılmış içecekler, bir tür basit şeker olan fruktozla yüklüdür. Fruktoz, açlığınızı ve yeme isteğinizi glikozdan daha fazla artırır.
Ek olarak hayvan çalışmaları, aşırı fruktoz tüketiminin, açlığı düzenleyen ve vücudunuza yemeyi bırakmasını söyleyen önemli bir hormon olan leptine karşı dirence neden olabileceğini göstermektedir. Yani şekerli içecekler açlığınızı bastırmaz, yüksek miktarda sıvı kaloriyi hızlı bir şekilde tüketmenizi kolaylaştırır. Bu da kilo alımına davetiye çıkarabilir.
Araştırmalar, şekerli içecek tüketmenin kilo alımı ve tip 2 diyabet riskinin artmasıyla ilişkili olduğunu gösteriyor. Ayrıca, çok fazla şekerle tatlandırılmış içecek içmek, diyabet ve kalp hastalığı gibi durumlarla ilişkili iç organ yağının artmasıyla bağlantılıdır.
Kalp hastalığı riskinizi artırabilir.
Yüksek şekerli diyetler, dünya çapında bir numaralı ölüm nedeni olan kalp hastalığı da dahil olmak üzere birçok hastalık riskinin artmasıyla ilişkilendirilmiştir.
Kanıtlar, yüksek şekerli diyetlerin obezite ve iltihaplanmanın yanı sıra yüksek trigliserit, kan şekeri ve kan basıncı düzeylerine de yol açabileceğini gösteriyor; bunların tümü kalp hastalığı için risk faktörleridir. Ek olarak, özellikle şekerle tatlandırılmış içeceklerden çok fazla tüketmek, yağlı, arterleri tıkayan birikintilerle karakterize edilen bir hastalık olan ateroskleroz ile ilişkilendirilmiştir.
Artan şeker alımı sadece kardiyovasküler riski arttırmakla kalmaz, aynı zamanda felç riskini de artırabilir.
Depresyon riskinizi artırabilir.
Sağlıklı bir beslenme ruh halinizi iyileştirmeye yardımcı olabilirken, ilave şeker ve işlenmiş gıdalardan zengin bir beslenme ruh halinizde ve duygularda değişikliklere katkıda bulunabilir.
Hatta depresyon geliştirme şansınızı bile artırabilir.
Yüksek şeker tüketimi bilişsel bozukluklar, hafıza sorunları ve anksiyete ve depresyon gibi duygusal bozukluklarla ilişkilendirilmiştir.
Araştırmalar, kronik sistemik inflamasyonun, insülin direncinin ve bozulmuş dopaminerjik ödül sinyal sisteminin şekerin zihinsel sağlık üzerindeki zararlı etkisine katkıda bulunabileceğini gösteriyor.
Akne oluşumu ile bağlantılıdır.
Şekerli yiyecek ve içecekler de dahil olmak üzere rafine karbonhidratlar açısından zengin bir diyet, daha yüksek sivilce geliştirme riskiyle ilişkilendirilmiştir.
İşlenmiş tatlılar gibi daha yüksek glisemik indeksi olan gıdalar, kan şekerinizi daha düşük glisemik indeksi olan gıdalardan daha hızlı yükseltir.
Şekerli gıdaların tüketilmesi kan şekeri ve insülin seviyelerinde ani yükselişe neden olabilir, bu da androjen salgısının, yağ üretiminin ve iltihaplanmanın artmasına neden olabilir; bunların tümü sivilce gelişiminde rol oynar.
Araştırmalar, düşük glisemik diyetlerin akne riskinin azalmasıyla ilişkili olduğunu, yüksek glisemik diyetlerin ise daha yüksek akne riskiyle bağlantılı olduğunu göstermiştir.