Askerde komutanından tokat yiyen, köyde jandarmadan korkan halkın ruhunu okşuyordu orduya kumpas.
Herşey, hiçbir şeyin farkında olmayan insanların gözleri önünde yaşanıyordu.Öncesinde bir akademisyen “Dikkat, Türk ordusuna kumpas kurulacak, Atatürkçü ve vatansever subaylar ordudan atılacak, Türkiye çok tehlikeli sulara çekiliyor” dedi.
Taraf gazetesi ve bilumum gazeteci yumuşakçaları hocayı hedef tahtasına koydular.
Derken, çan çaldı ve şeytanın bile aklına gelmeyecek kurgularla HSYK’nında yapısı değiştirilip başladılar saldırıya.
Cami bombalamak dahil akla hayale gelmedik aynı masada hazırlanmış propagandayı pompaladılar.
Onlar pompaladıkça bizim saf ahali ” O ne güzel vesayet bitiyor” diye naralar atmaya başladılar.
Profesörler, gazeteciler, akademisyenler, genç subaylar, gerçek hukukçular, aklı başında sendikacılar birer birer ya tutuklandı ya da işinden edildi.
Ankara’nın göbeğinde “Ne olur dön bu hasret bitsin” diye yalvarıp timsahlaşan gözü yaşlı adamlar, ancak kendileri de hedef olunca uyanır gibi oldular.
O günlerde revaçta olan Apo ve Fetullah’tı.
Dokunan yanıyordu.
Aziz Yıldırım çıkıp “Ne Fenerbahçesi beyler, ülke elden gidiyor” deyince ilk sporseverler uyandı.
Bazı insanlar erken uyarı sistemi gibidir.
Ön görür, dile getirir ki önlem alınsın.
Ümit Özdağ göçmenler konusunda erken uyarı yapan bir liderdir.
Türkiye’nin göçmenler eliyle Araplaştırılmasına, Laik ve demokratik yapısının yok edilmesine yüksek sesle, cesaretle karşı çıkan adamdır.
Seversiniz, sevmezsiniz, oy verirsiniz veya vermezsiniz ama “yiğidi öldür hakkını yeme” misali adam son 2 aydır ülke gündemini belirliyor.
Efendim “Irkçı!”
Irksız olanlardan daha değerli benim gözümde!
Yaklaşan bir tehlikeye Dikkat çekiyor.
Kaldı ki bu mesele öyle masum bir sığınmacı kalıbına sığacak bir mesele değil.
Şehirlerimizin kuşatılmışlıģı, elinde makineli tüfek “Cihad için geldik” diyen mağara adamları, elinde telefon Türk kadınlarının görüntülerini çeken namus ve haysiyet düşkünleri, lale bahçelerini talan eden ve oluşturmaya çalıştığımız medeniyet bilincini yıkan bu insanlar sizleri de ürkütmüyor mu?
Onların savaşları dünya görüşleri, Cihad adı altında yapacakları cariye ve ganimet düşleri her vatan evladı gibi beni korkutuyor.
7, yüzyılda Kuteybe komutasındaki Arap ordularının Talkan’da, Curcan’da 150 bin Türk’ü nasıl katlettiklerini, kadınları cariye, çocukları köle pazarında nasıl sattıklarını tarih kitapları yazarken, Ümit Özdağ’ın Bolu ve Hatay belediye başkanın haykırışları şehre düşecek bombaların gelişini haber veren siren sesi gibi gelmiyor mu sizlerede?
Korkmayın, cesur olun, bugün acıyarak bağrınızı açtıklarınız yarın bağrınıza çökerse geri dönüşü olmaz.
Bu insanlar bilinçli bir projenin fedaileri uyarısı ya gerçekse!
Muhalefette bulunan tüm partilerin bu hassas meseleye daha çok eğilmeleri, sığınmacı ya da göçmenlerin derhal geri gönderileceklerine dair programlar açıklanmalı ve yabancıya toprak satışının derhal durdurulması için çalışma yapılması lazım.
Filistin İsrail örneği ampul gibi orada duruyor.
Ve mutlaka tüm vatanseverler Atatürk’ün gençliğe hitabesinde yer alan o cümleleri en baştan en baştan okumalı!
