HAK ARANMASI

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

ender netBizim gibi demokrasiye geçiş sürecinin henüz başlangıcında olan toplumlarda kişiler değişen görüşlerin ışığı altında herhangi bir konuda hakkını gerek kişisel gerekse toplumsal yönde arayarak netice almaya çalışırlar.
Burada kişiler hakkını ararken Anayasa ve yasalara göre hareket etmeleri, bunun içinde o kişilerin her yönü ile bilgili olmaları gerekir.
Bilgi birikimi o kişilerin eğitimli, kül-türlü, olayları nesnel yönden değerlendiren bir yapıda olmasına bağlıdır.
Tüm görüşlerin hızla değiştiği dünyada kişiler bu değişikliğe uyum sağlayabilmeleri için kendilerini özellikle bilim ve felsefe konularında sürekli yenilemeleri yanında çıkan ya da çıkabilecek olayları bu görüşlerin ışığı altında rasyonel ( akılcı ) bir açıdan değerlendirmeleri gerekmektedir.
Ancak ileri batılı ülkelerdeki toplumların aksine toplum yapımızı oluşan bir tarihsel süreç içinde değerlendirirsek; herhalde etken bir yapı içinde olmadığımız için herhangi bir olay karşısında hakkımızı kolay, kolay arayamıyoruz.
Tabi burada hakkımızı arayamamamızın nedenlerinden biri ve en önemlisi olan hukuk devleti kavramımın henüz ne ifade ettiğini bilmememizden kaynaklandığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Esasında hak aramak olayları nesnel kıstaslara göre değerlendirmekle olasıdır.
Ancak toplumu yönetenlerinde hukuk kurallarına uygun bir şekilde hareket etmesi kaydıyla…
Bilindiği üzere hak arama özgürlüğü Anayasa’mızın 36. maddesinde açıklanmıştır.
Bu maddenin 1. fıkrasına göre; herkes, meşru, vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.
Bunun yanında vatandaşlara, kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında Anayasa’mızın 74. maddesi uyarınca yetkili makamlar ve TBMM’ne yazı ile başvurmayı dilekçe hakkı olarak tanımıştır.
Gerçi Anayasa’mız da temel hak ve özgürlülerin korunması ile birlikte aranması konusu ayrıntılı bir şekilde açıklanması olmasına karşın ülkemiz vatandaşları üzülerek ifade etmek gerekirse bu hakların ne olduğu konusunda yeterli bilgi birikimine sahip olduğu pek söylenemez.
Esasında toplum olarak okuma ve yazma alışkanlığımız olmadığı için herhangi bir olayın nedenlerini kulaktan dolma bilgilerle yorumlamaya çalışırız.
Örnek olarak; küçük bir kitapçık halinde yayınlanan ve hemen, hemen her yayın evinde bulunan Anayasa’ mızı alıp ta okuma zahmetin de katlanmıyoruz.
Daha doğrusu her Türk vatandaşının mutlaka bilmesi gereken Anayasa’mızı üzülerek ifade etmek gerekirse okumuyoruz.
Bunun yanında toplum olarak sorumluluk duygusundan uzak kaldığımız için, herhangi bir olay karşısında hakkımızı kolay, kolay arayamıyoruz.
Bu hak gerek kişisel gerekse toplumsal yönde olabilir.
Örneğin; birkaç kez bu gazete de dile getirdiğimiz Mahmutlar sahilinin bakımsızlıktan perişan bir hale getirilmesinin nedenlerinin başında toplumun bu konudaki kayıtsızlığını örnek olarak gösterebiliriz.
Sonuç olarak diyebiliriz ki madem demokratik ve laik bir sosyal hukuk devletinde yaşıyoruz o halde kişiler herhangi bir sorun karşısın da karşılaştıkları zaman haklarını Anayasa ve yasalar çerçevesinde aramaya çalışmalıdırlar.
Aranmadığı taktirde toplum olarak edilgen bir yapıda kalmaya mahkum oluruz.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!