OKUMAYAN VE İRDELEMEYEN TOPLUMSAL YAPIMIZ

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Değişik tarihlerde Mahmutlar Post Gazetesi’nde yayımlanan bazı makalelerimde bizim insanlarımızın oluşturduğu toplumda var olan bazı özelliklerimizin başında belki de en önemlisi olan okuma alışkanlığımızın bulunmadığını açıklamıştım.
Bir toplumun tüm yönleriyle gelişme düzeyine ulaşması o toplumdaki kişilerin bir yılda okuduğu kitap sayısı ile de ölçülebilir.
Örneğin; bir Japon bir yılda ortalama 25, bir İsviçreli 10, bir Fransız 7, bir Türk ise 10 yılda ancak 1 kitap okuyor.
Ya da İngiltere ve Fransa da toplumun yüzde 21’i Japonya’da, yüzde 14’ü Amerika’da, yüzde 12′ si düzenli bir şekilde kitap okurken Türkiye’de ise on bin de bir kişi kitap okuyor.
Türkiye’de Pembe dizi ve dini kitap dışı-okuma alışkanlığına sahip ortalama 70 bin kişi bulunuyor. 7 milyonluk Azerbaycan’da kitaplar ortalama 100 bin tirajla basılırken, 75 milyon nüfuslu Türkiye’de ise ancak 2-3 bin adet basılıyor.
İşsiz sayısı gün geçtikçe artan bu toplum günde ortalama 5 saatini televizyon izleyerek geçiriyor. Ancak izlediği programların başında ya futbol ya da dizi, yarışma, eğlence gibi programlar ön plana çıkıyor.
Bu rakamları 5 Şubat 2009 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan Ahmet Cemal’in “Türk Toplumunda Cehaletin Yükselişi” adlı bir makalesinden aldım.
Bu rakamları baz alarak bizim toplumumuzun gelişmiş ülkelere göre okuma alışkanlığı yönünden ne derece düşük olduğu ortaya çıkar.
Okuma alışkanlığı olmayan toplumlarda bilimsel düşünce de üretilemez.
Üretilmediği için bizi yönetenler çıkan ya da çıkabilecek olaylar karşısında toplumun bu özelliğini de bildikleri için egemen meydanında desteğiyle toplumun dikkatlerini gereksiz konulara doğru çekerler ve de toplumu da oyalarlar.
Okumayan toplumlar olayları irdeleyemez ya da çıkan olaylar karşısında davranışları nesnel olamaz. Olayları yorumlayamaz ve duygusal davranırlar.
Nasıl bir kişi 10 yılda bir kez yıkanırsa o kişiye “temiz” diyemezsek, 10 yılda 1 kitap okuyan kişilerin oluşturduğu topluma da “okuyan toplum” diyemeyiz.
Okumayan toplumlarda devletin temel yasası olan Anayasa bilincinin bile o toplumda var olmadığı konusunda Emekli Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Yekta Güngör Özden’in 31 Ocak 2009 tarihinde yapılan bir toplantıda yaptığı açıklama bir hayli ilgi çekicidir.
Ne diyordu Sayın Yekta Güngör Özden? “ Türkiye’de yeterli düzeyde bir Anayasa bilinci yok. Anayasanın ne olduğunu bilmiyoruz. Siyasetçilerin eline ve diline bırakmışız. Onlar söyledikçe Anayasa ile ilgileniyoruz. Yoksa, kim kapımızı çalamaz, kim biz kötülük edemez, kim bizi yargılarken yan tutamaz, kim ülkenin ekonomik, hukuk, siyaset ve eğitim sorunlarını göz ardı edemez, kim doğal kaynaklarımızı böyle harcayamaz bilmiyoruz. Durum böyle olursa “ biz ne yapabiliriz” diye sormuyoruz. Dayanacağımız gücün ne olduğunun farkında değiliz”.
Sayın Yekta Güngör Özden’in bu görüşlerine katılmamak elde değil. Çünkü okumuyoruz, olayları irdeleyemiyoruz. Her olaya duygusal yaklaşıyoruz.
Hal böyle olunca, toplum olarak yaşamsal olaylarda edilgen bir yapıya bürünüyoruz.
İşte bu durumdan kurtulmak ve okuma alışkanlığımızı kazanmak için öncelikle aile yapımızdan başlamamız gerekir kanısındayız.
Bir ailede ana ve baba sürekli kitap ve gazete okuyorsa çocuk da okur. Ana ve baba yeri geldiği zaman ipe-sapa gelmez televizyon programları izliyorsa çocuk da izler.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, yukarda açıklanan ve bizim için üzüntü veren kitap okuma rakamlarının bir an önce olumlu yönde değiştirebilmemiz için tüm önlemlerin ivedilikle alınması zorunlu görülmektedir.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!