ENDÜSTRİYEL BÖREK

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

sudiOkula gitmediğimiz günlerde Sonbaharla birlikte sararıp yerlere dökülen yaprakları toplardık. Bu şekilde bahçemiz temizlenir kuruyan yapraklar tandırlarda yakılarak yufka pişirilirdi.
Bir parmak ucu büyüklüğündeki domateslerin tadına doyum olmazdı. Aslında salça yapımında tercih edilen ve ‘piç domates’ diye anılan bücürcüklerin içi şıra doluydu.
Kim biliyordu ‘çeri domates’ diye satılan tatsız tuzsuz şeyi.
Yemekte salatada ‘şimdilerde organik’ diye pazarlanan domateslerin şahı kullanılırdı.
Ortadan ikiye böldün mü kum gibi görüntüsü ve buram buram kokusuyla iştah kapılarını sonuna dek açardı.
Her yörede farklı isimle anılsa da gözlemelerimiz hakiki tereyağıyla yapılırdı.
İçerisine konan çökeleğin yağıda cabası..
Yıllarca tereyağın zararlarından bahsedip uyuttular milleti.
Benim birader iyi güreş tutardı.
Bir defasında kendisinden büyük komşu çocuğu sırt üstü yere vurunca yenilen çocuğun babası “oğlum vita yağmı yiyon laan” diye bağırmıştı.
Anlı şanlı doktorlar, milletin gözüne baka baka “tereyağının kalp damarlarını tıkadığını” söylediler.
Endüstriyel gıda sektörü ilerledikçe ağzımızın tadı kaçmaya başladı.
Enerji harcamaması için kodeste yetiştirilip bir ayda kesimlik olan tavuklar, çayırda çimende koşarak yetişenlerin yerini aldı.
Su değirmenleri, yel değirmenleri birer birer yerini fabrikalara bıraktı. Buğdayın kabuğuna kadar soyup ‘kar beyazı unu’ keşfettiler.
Ne bilsin benim köylüm aldı şehir ekmeğini yufkaya sarıp yedi..
Sütünün neredeyse yarısı yağ olan ineklerin yerini 5 kova su içip 1 kova süt veren Hollanda inekleri aldı.
Camızların neredeyse nesli tükendi.
Odunun hem ateşi, hem kömürü hem külü işe yarardı.
Süzülmüş kül suyunda yıkanan çamaşırlar giymedinizse çok şey kaçırmışsınız.
Meşe kömüründe çay, külünde bardak yıkayarak şöhret olmuştur uzun saçlı.
Toprak kaplarda pişen yemeklerin tadı başkaydı.
Vazgeçtik, ama şimdilerde güveçte pişirilen yemekler restoranların en pahalılarından oldu. Haşhaş yağıyla yapılmış böreğin kokusu burnumda, tadı damağımda kaldı.
Eğer yolunuz düşerse Isparta’da hala yapıldığını biliyorum.
Pancardan üretilen şekerin yerini önce kamış sonra glikoz şurubu aldı.
Sobanın üzerinde pişirilen kestanenin, emziğinden tavana buhar süzülen demliğin sadece resimlerine bakıp iç çekiyoruz.
Acayip şekilde modernleştik.
Önce apartmanlar, sonra siteler, hala kesmedi rezidanslar kuruyoruz.
Peki, bahçeli bir evin tadını bulabiliyor muyuz?
Bahçesinde taze maydanozların, nanelerin ve soğanların yeşerdiği bir çağı bilerek kapayıp bakla kadar balkonlarda saksıda yetişenlerine fit olduk.
Bahçelerimizi kaybettik.
Çomar’ın, Karabaş’ın yerini evlerimizi Japon malına benzeyen kedi gibi havlayan köpeklerle, kanarya gibi miyavlayan kedilerle doldurduk..
Şimdi her insan bir avuç tohum saklasın çocukları için, belki en büyük miras ve geleceğe yapılmış en güzel yatırım bu olacak.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!