CAHIL CESUR OLUR (2)-Ender karaca
Bu satırları Almanya’nın Kiel kentinden yazıyorum.
Kızım Deniz Karaca’nın Christian Albrecht Universitesinde Jeokimya dalında doktora öğrenimini tamamlamasının ardından alacağı diploma için yapılacak törende bulunmak üzere geçen hafta bu kente geldik.
Bu konuyla ilgili anılarımızı yine bu gazetede dile getireceğim.
Anımsanacağı üzere bu başlık altında yine bu gazetede (13 Aralik 2010 tarihinde) bir makalem daha yayınlanmıştı.
Gördüğüm lüzum üzerine konuyu biraz daha ayrıntılı olarak dile getirmek istiyorum.
Evet, cahil insanlar daha cesur olur ve yaşadıkları olayları hep kendi çıkarları açısından değerlendirirler.
Bunların tutum ve davranışları riyakardır.
Bu tiynette olan kişilere hiç bir zaman güvenilmez.
Bunlar yeri geldiği zaman sinsi bir şekilde efendi pozlarına girerler.
Yeri geldiği zaman da ağzı laf kalabalığı yaparak kendilerini bir halt zannederler.
Bu kişiler “seçmece karpuz gibi” her ortamda ortaya çıkarak boy gösterirler ve yaşadıkları olayların akışına göre karşısındaki kişileri etki altına almaya çalışırlar.
Madrabazlık ve üçkağıtçılık bunların içine işlemiştir.
Dünün açlıktan nefesi kokan çulsuzu, bugün hasbelkader varlıklı bir duruma gelmişse yine bulunduları ortamda çulsuz bir şekilde hareket ettikleri görülmektedir.
Bunların eğitim ve kültür yönünden bilinç düzeyleri cok düşüktür.
Bunlar kitap ve gazete okumazlar.
Okusalar bile magazin türü haberler onların iligisini çeker.
Bol bol televizyon seyrederler.
Ancak yaşanan olaylar hakkında irdeleme güçleri yoktur.
Bilim ve felsefe kavramları bu kişilerden çok uzaktır.
Bu kavramlar üzerinde konuşulduğu zaman “ dut yemis bülbüle döndüklerini“ söyleyebiliriz.
Bu kişilerle bırakın dostluğu arkadaşlık bile edilmez.
Çünkü bunların gözleri fıldır fıldır döner ve hep kendi çıkarlarını düşünürler.
Bunlar genelde “ ben hayat üniversitesinde“ okudum derler ama bu kavramın ne ifade ettiğini bilemezler.
Çıkın dışarıya bakın, bu özellikte olan çok sayıda kişiyle karşılaşırsınız.
Kimi sinsi bir şekilde etrafını kollar, kimi de riyakar bir şekilde etrafına tebessüm dağıtır.
Bunlar sözüm ona kendi hakkını aramak için hep kaba kuvvete başvurular.
Sorunlarını hep kaba kuvvetle halletmeye çalışırlar.
Bu özellikte olan kişilerin yetişmesi o toplumda uygulanan ekonomik sisteme bağlıdır.
Şayet o toplum üretmeden tüketiyorsa, sıcak paraya dayalı ithal mallar piyasaya hakim oluyorsa, faiz ve ranta dayalı ekonomik sistem gereğince paradan para kazanılıyorsa, gelir dağılımındaki adaletsizlikle birlikte işsizlik ve yoksulluk çığ gibi büyüyorsa, o toplumda daha çok bu tiynetteki ademoğulları ortaya çıkar.