Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş Türk futboluna nasıl bakıyor? Hakkında Cumhuriyet gazetesinde 26 Ocak 2019 tarihinde yayınlanan röportajında şu cümleler dikkatimi çekti.
“…Avrupalıya bakıyoruz genç oyunculara 10-15 milyonluk yatırım yapabiliyor. Ve o paralar bir yerde doğru yatırımla geri dönüyor. Biz ise o paraları verdiğimizde oyuncuyu oynatmak zorundayız. Sabredemiyoruz. Futbol dünyası yatırım modelini gözden geçirmeli. Bu bağlamda futbolumuza sahip çıkmalıyız. Gelecek nesiller için Türk futbolu batmamalı.
Örneğin; önceki yıllarda meslek değildi futbolculuk serseri işi derlerdi, şimdi en seçkin meslek gurubu oldu çıktı…
İşte bu son cümle, 1960’ların başında Galatasaray futbol takımının sol açık mevkiinde oynayan futbolcusu B. Ahmet’in bir olay nedeniyle mahkemede hakim karşısında verdiği ifadeyi anımsattı.
Hakim sordu
-Adın ve soyadın?
Büyük Ahmet cevap veriyor
-Ahmet Berman
Yine hakim soruyor
-Mesleğin?
Büyük Ahmet cevap veriyor
-Galatasaray da oynayan futbolcuyum.
Bu kez hakim katibe dönerek
-Yaz kızım “işsiz”
Mealen açıkladığım bu olayda hakim o zaman ki koşullarda futbolculuğu “İşsiz” olarak değerlendirmişti.
Gerçi aradan uzun zamandan bu yana görüşler, düşünceler değişti.
Daha doğrusu neo-liberal denen ve her şeyi para ile ölçen bu sistemde eğitim ve kültür kavramları özellikle gençler arasında geri plana itildiği görülmektedir.
Gençlerin amacı biran önce para kazanmaktır.
Özellikle gelir düzeyi düşük aileler çocuklarını futbola yönlendirerek “Biran önce futbolcu olsun para kazansın” görüşünü dikkate alırlar.
Ancak yurt çapında tanınmış bir futbolcu olmak kolay değil.
Bu gençler sürekli antrenman ve maçlar nedeniyle eğitim ve kültür kavramlarını bir tarafa bırakarak kendilerini futbola verdiklerini söyleyebiliriz.
Daha doğrusu öğrenimlerini tamamlamadan futbolcu olmaya çalışırlar.
Demem o ki; genç yaştaki bu futbolcu adaylarının bir plan ve program dahilinde bizzat devletinde devreye girmesiyle eğitim ve kültür kavramlarının da dikkate alınarak yetiştirilmesi yerinde olur görüşündeyiz.
