TURİZM SEKTÖRÜ VE SUDAN BAHANELER-Hasan İlhan

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Turizm’de önümüzdeki yıl yaz sezonunun nasıl geçeceğini merak edenlerimiz çoktur…
Öncelikle şunu söylemek lazım, her şeye rağmen Türkiye Turizm’de marka olmayı başarmış bir ülke statüsünde. Bu yıl Türkiye’ye gelen yıllık Turist sayısı ve gelirlerine baktığımızda Dünya sekizincisi olma yolunda.
 Altını çizmek lazım, her şeye rağmen dedik…
Sadece yaz sezonunu değerlendirebildiğimiz ve personel kalifiye problemlerinin yanında çevre ile ilgili sorunlarımıza rağmen…
25–30 yıllık turizm geçmişimize rağmen gelmiş olduğumuz noktada sektörün yeni projelere ve fikirlere ihtiyacı var.
Sorunlarımıza da çare olabilecek sezonun 12 aya yaygınlaştırılması adına şuan Alanya ve çevresinde düşünülen projelerin biran evvel faaliyete girmesi kaçınılmaz bir durum almaktadır.
Kış sporları ve özellikle Sağlık alanlarında yapılacak katma değeri yüksek olan turizm çeşitlendirmelerinin yapılarak fakülte ve üniversite eğitimlerinin de katkılarının sağlanması gereklidir.
Yapılan araştırmalarda ve verilerde görülüyor ki, özellikle sağlık alanında yapılan yatırımlar sonucunda elde edilen gelir, bölgemizdeki bildik gelirin yedi katını ihtiva etmektedir.
Bu tip yatırımların kaplıca bölgelerinde daha çok teşvik gördüğünü de söylemek lazım aslında.
Bu kış aylarında çok komik rakamlara satış yapıldığını hepimiz biliriz. O yüzden de turizm çalışanlarımızın büyük çoğunluğunu parasız ve işsiz tatile göndermek zorunda bırakılabiliriz…
Rus turistlerimizin bu aylarda avantajları daha iyi olan Mısır’ı tercih ettiklerini biliyoruz. Hatta bizim ülkemizden de merak edip tatil yapanlarımız, özellikle piramitleri görmek için gidenlerimiz olmuştur.
Duyduğumuz ve gördüğümüz kadarıyla çoğu turizm ülkesinden alacağımız şeylerden çok verebileceğimiz ve öğretebileceğimiz çok şeyimiz olduğunu söylemeliyim.
Fakat küçük detaylar ve başlıkları belli olan sorunlarımıza uzun vadeli çözümler ürettiğimiz takdirde istediğimiz sonuca ulaşabileceğimiz kanaatindeyim.
Bizde bir söz vardı hani,
“Alanya’yı görmeden ölmemeli”, diye.
Tabii bu yıllar önce söylenirdi, şimdi aynı fikirde olanların yüzdesi mutlaka farklıdır. Misafirperverliğin yanında temiz sahil,  o zamana göre elit ve butik otellerin hizmet farklılığı, en önemlisi bakir doğa güzellikleri ile meşhurdu…
Şimdi bakıyorum da…
Kısacası, zararın neresinden dönersek kardır. Kış aylarına alternatif turizmi yaygınlaştırarak ve istihdamı devamlı hale getirme yolu ile her yıl yaşanan kısırdöngü sorunlara çare olarak düşünülebilir.
Oysa sudan bahaneler ve siyasi çekişmelerin içinde gün geçtikçe bölgemizde daha farklı fikir ve projelerin gerçekleşme ümidinin aksine umarsız davranışlar artarak seyretmeye devam ediyoruz.
Suya %20 indirim olsun mu, olmasın mı? Tartışması mutlaka yapıladursun, ama beldemizdeki turizm sezonunu tamamen etkileyecek olan sahil projesinin daha çok gündemde olması beklenirken, otellerin daha fazla doluluk oranına sahip olması için tedbirler düşünülecekken, bu kadar vatandaşın ve esnafın daha fazla gelir elde etmesi amaçlanamaz mıydı?
Bu gelirlerin sağlanması amaçlansa ve vatandaşların kişi başına düşen gelirleri daha fazla olsaydı da keşke suya %20 daha fazla zam yapılsaydı…
Ya da;
Zaten gelir düzeyi yüksek olan bir beldenin vatandaşlarının mevcut belediyesi de zam yapmaya ihtiyacı olmaz, siyasilerin de boş seçim vaatleri yüzünden muallâkta kalmamış olurlardı, diye de bir taraftan düşünmek lazım.
Ben şahsen su gelirlerinin indirim yapmaya müsait olup olmadığına, abone başına ne kadar fayda getireceğinin ve karşısında da belediyenin yüzde yirmi kaybı ile neler yapılabileceğinin karşılaştırılmasını yeğlerdim.
İşin doğrusu herkesin iyi niyetli olduğu kanaatinde değilim…
Siyaset bazen okunamayınca canımızı çok acıtabiliyor maalesef…
Sevgiyle kalın, hoşça kalın.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!