SİSLER ÜLKESİ

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yıllarca ihmal edilen ya da görmezden gelinen ülkenin bir bölümü çöplük haline getirilmiş sürekli patlayan metan gazı üretiliyor.
Diğer bir bölümü tül perdenin arkasından zor seçiliyor.
Bir başka bölümüne kalın perde çekilmiş ne olup bittiğini görebilmeniz mümkün değil. Kısacası, kimi yerde ateşten bir top, kimi yerde parçalı bulutlu, kimi yerde de sisli bir manzaranın altında gelişmekte olan hadiseleri izlemeye ve algılamaya çalışıyoruz.
Görünen bu sis perdesinin altında; Amerika’da kaleme alınmış, Avrupa’dan parafe edilerek sahneye konmuş, helyum gazı ile şişirilmiş balonlar gibi şişirilen oyuncuların, pembe tablolar çizerek oynadığı “kurtuluş savaşı öncesi nerede kalmıştık” başlıklı oyunu seyrediyoruz.
Kimisi elindeki bir bez parçası eşliğinde halay çekiyor, kimisinin elinde bayrak “vatan, millet Sakarya” diye tepiniyor, kimisi de erkeğin kötüsü gibi “vatan elden gitti” diye dövünüp ağıtlar yakıyor.
Bizlere gelince; perde gerisindeki, sahne taşıyıcısı, aksesuarcı, kostümcü gibi rolleri üstlendiğimiz için şükreden, başrol oyuncusunun ağzından çıkan her şeyi emir telakki eden kimliğimizle “onurlanma” payesi verilmiş, vizyondan düşmeyen oyunun birer figüranıyız.
“Milli gelir yılda on bin dolara yükseldi” ninnisi söyleniyor gıda kamyonlarının arkasından bedava bir ekmek kapmak için koşan yığınla yurttaşımıza.
Biraz daha düzgün bir ekonomist düzeltiyor “makro milli gelir” diye.
Soruyor sokaktaki vatandaş “makro milli gelir” nedir? diye.
Dilimizin döndüğünce anlatmaya çalışıyoruz, “borsa hissedarlarının para çıkısı” diye.
Anlayabileceği dilden anlatmaya çalışıyoruz.
– Beyim iyi de, ben de bu hesaba dahil değimliyim?
Diyor haklı olarak.
– Dahil etmişlerdir nüfusa yazılı isen.
Diyorum kestirmeden.
Arkasından,
– Benim hissem nerede?
Diye ekliyor bütün saflığı ile.
– Yaz bir dilekçe başbakana, maliye bakanına belki senide adam yerine koyarlar diyorum.
O muhteşem insanın saflığının, temizliğinin ihtişamı karşısında başım öne eğik.
Dış borç 485 milyar dolara çıkmış. Türkiye her gün 200 milyon dolar civarında faiz ödüyor. Yeni doğan bir bebek ise yedi bin beş yüz TL borçla doğuyor. Dış ticaret açığının yüzde 65 i, Rusya, İran ve Çin’den.
– İyi de; milli gelirden payımı alamadığım gibi, babam borç yemedi, ben borç yemedim, üstelik doğduğumdan beri işsizim.
Tarla, tapan, kazma, kürek yevmiye peşindeyim.
Buna karşılık aile efradımın tümü devlete borçlu.
Her doğan bebeğin kundağına yedi bin beş yüz TL’lik borç senedi de konuyorsa, biz bu borcu nasıl öderiz?
Diye bana soruyor.
Ben de;
– “Bana ne soruyorsunuz, gidin arzuhalciye, başbakana sizin için iki satırlık bir dilekçe yazsın belki sizi muaf tutar” diye yanıtlıyorum.
İşte benim sahipli Türkiye’m.
Gerisi sana kalmış.
Saygılarımla.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!