HAVA BEDAVE SU BEDAVE

Yaylanın çimenine yayılan kuzuyu bilemem ama sallanan yosmanın kızından bile salınma vergisi alıyor devlet.
Eskiden “hava da bedavaydı su da” şimdi çeşmeden içmenin de, şişeden içmenin de bir bedeli var.
Güya hizmet ediyorlarmış. Sevsinler.!
Yıllar yılı bas bas bağırdılar “yol yapıyoruz, köprü yapıyoruz” “bravo” sesleriyle ellerimizi çırpıp durduk.
Sanki babalarının hayrına kendi ceplerinden yapıyorlar.
Tek şeritlisini kullanırsak vergiden, dublesini karttan ödüyoruz.
Erkeksen çaktırmadan geç bakalım o yolları.
Pat diye plakana giydiriveriyorlar ücretini.
Otomobil ayrı, benzin, vergisi ayrı, iki yılda bir muayenesi, üstüne bir de sigortası hadi onu da geçtik, park ettiğin yer para.
Sosyal devletmiş…!
Peh peh peh ya olmasa ne olurdu siz düşünün..!
Hava bedave, su bedave ama havadan sudan üretilen elektrik kazık marka.
Yürümekle aşınmayan kaldırımlar ise paralı.
Hizmet katılım bedeli adıyla bizlerin cebinden alınıyor.
Biz yürüyoruz, onlar yürütüyorlar.
Bir kilo patates bir lira, seksen gram cips dört lira yiyin gari yiyin.
Çayın kilosu on, bardağı bir lira suç kahveci de mi?
Tavuk döner iki buçuk, umumi, hela üç lira.
Dumanlı iletişim bedavamıydı bilemem ama dumansız olanıyla ananı, babanı, eşini, dostunu aramanın, iki fazla kelam etmenin size özel iletişim bedeli var.
Hastane paralı, ilaç paralı gelmiyorsa işine öl ama o hastane senin paranla yapıldı.
Havasını attı, hastaneyi açıp gitti muhterem.
Her şey bedave.
Tarlanın vergisi var suladığın su paralı.
Evinin vergisi var ama tuvalete boşalttığının ayrı ücreti (atıksu).
Bir tek uçmak ucuz bu ülkede.
Eğer öngörünüz sağlam da üç ay önceden alırsanız uçak bileti sudan ucuz.
Üç saat önce alırsanız tavuğu tarda sıkışanı darda öperler kuralı işliyor.
Tüm bu sömürünün tek bir sebebi var sistem.
Yıllardır “böyle gelmiş, böyle gider” dediğimiz için gitti, gidiyor.
Bugün hastaneler hala paralıysa, merkez bankası cumhurla kavgalıysa, asgari ücret çerez, memur maaşı ceket parasıysa, işsizlik tavan, ekmek yavan, gariban yayan ise suç sistemde.
Her kafadan tek ses çıkmadığı sürece kalkınma, horoz çok olursa sabah olmaz.
İşini bilen, zeki, meselelere el el gitmeyen tekilci ve tek liderin başa gelmesi lazım.
Artık farkına varmamız gereken şudur, demokrasiyle ve parlamenter sistemle bu gemi yürümüyor.
Ters mıknatıslanma yapıyor..
Bence her şeyi sil baştan yapmak lazım.
Bilinenlerin aksine yeni bir sistem olmalı ki garip gurebanın, Fırat kıyısındaki zuzunun hatta Burhan Kuzu’nun gözleri açık gitmesin.
Başkanlık sistemi.
Çünkü bu sistemle tüm hortumlar başkana bağlanır artarsa bizler rahat ederiz.
Artmazsa fakirin başucunda olmaktansa, zenginin ayakucunda olur dua ederiz.