EL BEBEK, GÜL BEBEK

Öncelikle özgürlük ve barış vurgularıyla yola çıkarlar. Osmanlının son dönemlerinde yapmışlardı.
“Dininizi daha iyi yaşayacaksın.” diyerek buldular içerideki işbirlikçileri.
Sonra bir kâbus gibi çöreklendiler halkımın üstüne.
Tecavüzler, işkenceler, talanlar, yağmalar…
“Düşmandan adalet bekleyen aptaldır” sözünün vücut bulduğu bu topraklarda yaşayanların çektiği acılar acılar acılar…
Çarığın derisini kaynatıp çorba yapan, una sirken otu katıp ekmek yapan nineler…
Öyle gelmişlerdi “Sizleri özgürleştireceğiz, dininizi daha iyi yaşayacaksınız”
Her dönemin her devrin hainleri vardır ama bu tabir görecelidir.
Sebep sonuç denkleminden çıkan durumun analizi önemlidir.
Bu analizi yapmak sağduyu içinde hareket edip akliselim düşünen insanların işidir.
Her defasında daha fazla özgürlük ve daha iyi yaşam şartları dolu sepetlerle gelirler.
Kabul edip inandığınızda açarsınız o süslü sepeti ama içi; acı, kan, gözyaşı, irin ve namussuzluk doludur. Kahpesi evden olmayan kapıyı, hiçbir çilingir açmaya uğraşmaz.
Her devrin çilingiri aynıdır ama farklı bir kılıkla gelir.
Bunlar nedense hep İslam ülkelerini ziyaret eder, zenginleri ortak, fakirleri köle yapmaktır amaçları.
Barış, özgürlük, bolluk ve bereket vaat ederler.
Gelirler ama bir türlü gitmek bilmezler.
Ta ki bir kahraman çıkıp kan uykusundaki bir milleti uyandırana dek.
Bir kısmınız hep hakaret edip aşağılıyor ya.
Her fırsatta kölelikten kurtulduğunuza isyan edip başınız sıkışınca dindar Ortadoğuya değil de ABD’ye Avrupa’ya kaçıyorsunuz ya…
İşte bunun için önemlidir özgürlük.
Kıymetini bilin.
Elinizdekini alanın daha iyisini vermesini beklemek saflıktan öte bir şeydir.
İsrail ve onun işbirlikçileri tarafından 29 Temmuz 2011 tarihinde kurulan sözde Özgür Suriye Ordusundan sonraki Suriye nasıl?
Daha mı özgür?
Esad’ı desteklediğimi sakın düşünmeyin ama Suriye’ye gelene dek o kadar özgürleştirilecek ülke var ki!
Arabistan, Kuveyt, Katar gibi ülkeleri inceleyin, hatta size bir tüyo vereyim, Arabistan Kralının eşini, pardon eşlerini hiç gördünüz mü?
Uçuk kaçık hayalleri bırakalım.
Türbe kaçırarak mı Osmanlı olacağız?
Bu ülkeye sımsıkı bağlı kalıp demokrasimizi güçlendirelim.
Etnik kökenimiz, inancımız ne olursa olsun yeter ki bu toprakları sevelim.
Aksi taktirde “özgürleştireceğiz, süper güç yapacağız” diyerek gelirler ama bebeklerimizi hangi sahilde kimler toplar bilemeyiz!