ÇİRKİNLİKLER VE DEMOKRASİ

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Her nerede olursa olsun konu açıldığında,
“Bunun adı demokrasi değil” dedim.
“Bu meclis demokratik bir meclis değil” dedim.
“Milletvekili dokunulmazlıkları, kürsü dokunulmazlığı ile sınırlandırılmalı” dedim.
“Bu anayasa cunta anayasası” dedim.
“Seçim yasaları ve siyasi partiler yasası değişmek zorunda” dedim.
“YÖK yasası tamamen kaldırılmalı, üniversiteler özerk bir yapıya kavuşturulmalı” dedim.
“Bunlar için yeni bir anayasa yapmaya gerek yok, sadece demokrasiyi katleden bu hükümler değiştirilmelidir” dedim.
Ayrıca; “bu meclis, yeni bir anayasa yapmaya yetkili değildir” dedim.
Görülüyor ki, bu yasalar değiştirilmedikçe, Türkiye bataklık olmaktan kurtulamaz. Zira, ülkemizin bataklık olmasına izin veren bu iğreti yasalardır.
Ben bütün bunları biliyorum da, siyaset yapanlar bilmiyor mu?
Bal gibi biliyorlar ama işlerine gelmiyor.
Şu birkaç günlük fotoğrafa bakın;
Bir savcı, emniyet güçleri ile birlikte bir soruşturmayı yürütüyor. Bakanlar, çocukları ve rüşvetçilikle suçlanan kişi arasında sayfalar dolusu telefon konuşmaları, fotoğraflar, 20 saatlik olduğu söylenen video görüntüleri, belgeler, milyarlarca döviz – TL, para sayma makineleri vs.vs….  Ve en önemlisi, 4 bakanın dokunulmazlıklarının kaldırılması için meclise fezleke gönderildiği bilgisi gündeme bomba gibi düşüyor.
Söz konusu kişiler, bakanlar ve bakan çocukları olunca, soruşturma dosyası o savcıdan alınıyor ve birlikte çalıştığı emniyet mensupları da o görevden alınıyorlar. Bir sonraki gün, bir zamanlar yedirmem denilen ve hatta baş tacı edilen İstanbul Emniyet Müdürü görevden alınıyor.
Bir hükümet sözcüsü halkın karşısına çıkıp;
“Amirlerine bilgi vermeden kendi başına soruşturma yürüttüğü için görevi kötüye kullanmışlar ve itaatsizlik yapmışlar, bu nedenle de görevden alınmışlardır” diyor.
El insaf, el insaf……
Yahu bilmem hatırlar mısınız?
Hani, 2002 seçimlerine girerken bir 3 Y (YOKSULLUK, YOLSUZLUK, YASAKLAR) sloganı ile halkın karşısına çıkılmıştı.!!!!!!!
YOKSULLUK: gün geçtikçe daha da devasa boyutlara ulaştığı için seçimler öncesi fakir fukaraya gıda poşetleri dağıtılmıyor mu?
YASAKLAR: bırakalım yasakların kaldırılmasını, yazmak, konuşmak, eleştirmek, anayasal hak olan gösteri ve yürüyüş hakkının dahi suç sayılması, neredeyse akıl okuyarak zararlı düşüncelerin var diyerek insanların tan ağarırken evlerinden alınıp götürüldüklerini yaşamadık mı?
YOLSUZLUK: Bu konuda ben bir şey söylemiyorum.!!!!!!!!!
Hani yargı bağımsızdı?
Yani soruşturmayı yürüten savcı ya da emniyet görevlisi; “efendim sizin çocuklar hakkında soruşturma açacağız izin verir misiniz” diyeceklerdi?
Ya da;
“Sayın bakanım, sizin çocuklar hakkında bir dosya hazırladık, yarın sabah evlerindeki paralarla ve ellerindeki belgelerle birlikte savcılığa gelsinler gözaltına alacağız” mı diyeceklerdi?
Hey gidi demokrasi herkesin elinde oyuncak oldun.
Buna göre demokrasiyi yeniden tarif etmek gerek.
Kuvvetler ayrılığını yeniden tarif etmek gerek.
Ben hala “benim vekilim, benim meclisim” diyebileceğim günlerin özlemini hayal ediyorum.
Şayet hayal etmek de suç değilse!!!!!!!
Bu arada, o partiye gönül vermiş dürüstlüğünden kuşku duymadığım iyi niyetli insanların olduğunu biliyorum.
Bu insanları utandırmaya hiç kimsenin hakkı yoktur.
Bu olayda adı geçen bakanları listeye alan da, onları bakan yapan da başbakandır.
Atılı suçlamaların bir an önce her yönü ile açıklığa çıkarılması görevi de başbakana düşmektedir.
Saygılarımla…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!