Öyle çok gerilere gitmeyeceğim. Cihan İmparatorluğunun paramparça edildiği, yüzlerce kanunun çıkarılıp çaresizlik içinde tavizler verildiğinden filan bahsetmeyeceğim.
Kasım 1918 İstanbul.
Mayıs 1919 İzmir
Musul, İskenderun, Kilis, Antep, Maraş, Elbistan, Urfa, Adana Mersin Osmaniye, Antalya’dan Edremit’e deniz kıyılarının tamamı Trabzon’dan İnebolu’ya tüm Karadeniz kıyıları.
Kars, Ardahan, Artvin ve en son Erzurum’a ve Trakya’nın tamamı.
1913 yılından itibaren İngilizler, Yunanlılar, Fransızlar, İtalyanlar, Ruslar ve Ermeniler tarafından işgal edilmiş.
İşgalin ilk yıllarında (1909-1918) Mehmet Reşad son yıllarında(1918-1922) Mehmet Vahideddin Osmanlı padişahıydı.
1919-1922 tarihleri arasında Türk kurtuluş savaşı verilmiştir. Atatürk ve silah arkadaşlarının “SARAYA” rağmen başlattıkları büyük milli mücadele zaferle sonuçlanmış ve saltanat kaldırılarak cumhuriyet ilan edilmiştir.
Osmanlıyı gerileten ve batış sürecine getiren en önemli sebepler elbette ki modern bilimden ve dünyadaki teknik gelişmelerden bihaber olmasıydı.
Yan gelip yatarak her şeyi “Allah’a” havale eden mantık yenilmiş, fizik, fen ve matematik bilimini seçenler kazanmıştı.
Bunu, Sapanla İsrail askeri vurmaya giden Filistinli mantığıyla eşleştirmemiz mümkün. Osmanlı Saraylarında ki “caiz mi caiz değil mi?”
Sorularının cevabı Bizans Saraylarında yaşanan “melekler dişi mi erkek mi”” tartışmalarından sonra kaybedilen İstanbul’da saklıdır.
Gericiliğin ve yobazlığın dinle bir bağlantısı yoktur.
Gericilik gerçeği bildiği halde bir çıkar ilişkisi yumağına sarılan insan topluluğunun ortak ideolojisidir. “Ormanlarımdan bir dal kesenin başını keserim” diyen Fatih Sultan Mehmet ilericidir ama Ormanları menfaatleri uğruna yağmalayan, mermer ocakları, HES ve benzeri projelerle katledenler gericidir.
“Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum” diyen Hz Ali ilericidir.
“Ülkeyi ayakta tutan cahil ve hiç okumamış olanlardır, eğitim arttıkça beni afakanlar basıyor” diyen Sözde prof yobazdır.
Bir ülkeye ihanet sadece savaş kaybetmekle olmaz, modern bilimden dünyanın kullandığı tekniklerden ülkeyi uzaklaştırmak daha büyük ihanettir.
Osmanlının gerileme dönemine sebep olan gerici ve yobaz akımların Saray tarafından kabul görmesidir.
“Ege’de Yunan ordusuyla yapılan savaş yok.
Türk şehitlikleri düzmece” diyen adamı dikkate almak yerine, yiyelim içelim de Atatürk ve Kurtuluş Savaşının Kahramanlarına dua edelim. “iki ayyaş” nitelemesinin altında yatan asıl gerçeği sizlerin değerlendirmesini istiyorum.
Ata’ma devlet kurmak, milli mücadelenin kahramanı olmak, milletini bayram sevinçleriyle kucaklamak nasip olmuş, diğerlerine de bu erdemlerden utanmak, kaçmak ve kıskanmak. Ne diyelim kul kaderini yaşarmış.
CAHİLSİN SEN CAHİL KAL
Paylaş
