ATATÜRK’ÜN ADALET ve HÜRRİYET HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
Birçok kimselerin zannı hilafına Atatürk’e ve istediklerine muhalif fikir söylemek kabildi. Hatta samimi olmak şartıyla makbüldü. O’nun her dediğine kavuk sallayan ekseriya kendi samimiyetlerinden şüphe edenlerdi.
Şu hikaye buna ne güzel bir misaldir.
Atatürk bir Balıkesir seyahatinde kendisine Milli Mücadelede yakın hizmetler etmiş bir kimsenin müracaatı ile karşılaştı. Bir mevzuda haksız olarak mahkum olduğunu söyleyerek şikayet etti.
Atatürk:
-Haklısınız, meseleyi bende biliyorum.
Dedikten sonra refakatinde bulunan genç bir adliye müfettişini çağırdı. Mevzuu anlattı ve kararın tashihini istedi.
Müfettiş hikayeyi dinledikten sonra:
-Efendimiz, dedi. Karar bütün adli sıralardan geçtikten sonra tekemmül etmiş hükmün infazından başka yapılacak kanuni çare yoktur.
Atatürk:
-Ama ben söylüyorum, bu iş haksızdır. Çünkü ben işin usulünü biliyorum dedi.
Genç adliye müfettişi ısrar etti:
-Efendimizin bu beyanı kanun nazarında bir değişiklik yapamaz. Adliye Vekaletinin de bir şey yapmasına imkan yoktur.
Ortada soğuk bir hava esti. Şimdi bir fırtına kopacağına hüküm veriliyordu. Fakat, Atatürk şayanı hayret bir sükunla sordu..
-Peki, bir adli hata olursa kanun bunun tashihini derpiş etmez mi?
Müfettiş:
-Yeni delil ile mahkemenin tekrarı istenebilir vakit Atatürk, müracaat eden zata döndü..
-Beni şahit olarak göster. Onda yeni deliller olduğunu haber aldım diye iddia et. Ben mahkemeye gider ve şahitlik ederim.
Sonra adliye müfettişine döndü:
-Size teşekkür ederim dedi ve müracaatçıya da:
-Neden bana vaktiyle müracaat etmedin? Zamanında gelir şahitlik ederdin. Beyhude mahkemeleri de kanunları da işgal etmezdin. He vatandaş, hatta Reisicumhur dahi olsa adalete hürmetle mükelleftir.
Bir gün yine şu suali sordu:
-İnsanın en mukaddes hissi nedir?
Kimi namustan, kimi şereften kimi vatan duygusunda bahsetti. Bazıları aşkı ileri sürdü. Atatürk:
-Bunların hepsi doğrudur ve hepsi bir tek yola çıkar. Bu hislerin hepsini köküne doğru tahlil ederseniz hepsi bir noktaya varır. Bu nokta da hürriyet duygusu vardır. Milletin vasıl olduğu seviye ne kadar yüksek olursa hürriyet hissi de o kadar önemli olur. Onun içindir ki, Türk Milletinin ‘’Hürriyet’’ ine kimse dokunamamıştır.
KAYNAKÇA: Niyazi Ahmet Banoğlu
Nükte ve Fıkralarla Atatürk
Garanti matbaası İstanbul 1967