ANZAKLAR ve CUMHURİYET-Sudi Çandır
Büyüyüp yetiştikleri ve serpildikleri topraklardan sökülüp koparıldılar. Önce üzeri askeri brandalarla örtülü kamyonlara bindirildiler.
Uzun bir yolculuktan sonra bir limanda indirilip bir geminin ambarına tıkıldılar.
Çok kaba davranıyorlar ‘mal’ muamelesi yapıyorlardı.
Geminin düdüğü ,”Tuuuuvv tuuuuv” diye çaldı.
Motorların o korkunç homurtuları duyuldu.
Gemi kıç tarafını yavaş, yavaş çevirerek rotasını buldu.
Ta Avusturalya’dan çıkıp bilmedikleri bir ülkeye doğru yol almaya başlamışlardı.
Kimisi Sydney’de kimisi ise Merlbourne’de doğup büyümüşlerdi.
Dönüşü olmayan bir yolculukta olduklarını biliyorlardı.
Gözlerinde garip bir hüzün vardı.
Aralarında hiç konuşmuyorlar bir birlerinin yüzlerine melül, melül bakıyorlardı.
Günler günleri kovalarken yolculuklarının ne zaman biteceğini ve bilmedikleri bir ülkede kendilerini hangi zorlukların beklediğini düşünmeye başladılar.
Korkudan tir, tir titriyorlardı.
Bu arada geminin bir üst bölümünde tayfaların konuşmalarına dikkat kesildiler.
Tayfalardan bir tanesi,”altı saat sonra yolculuğumuz tamamlanıyor” dedi.
Bir diğeri,” daha önce Türkiye’ye gitmiş miydin?” diye sordu.
“Hayır” diye cevapladı ve sustular.
Türkiye sözünü duyar duymaz daha bir paniklediler.
Bir anda renkleri soldu ve sanki damarlarından kanları çekildi.
Ta, Avusturalya’dan çıkıp Türkiye’ye getiriliyorlardı.
Üzgündüler, doğup büyüdükleri toprakları, yemyeşil ovaları, eş dost ve akrabalarını düşündüler.
Gemi ağır, ağır Derince limanına yaklaştı ve kapakları birer, birer açıldı.
Tek, tek dışarı çıkartıldılar.
Son kez birbirlerine bakarak vedalaştılar.
Ağlamaklıydı gözleri ve biliyorlardı ki yaşarken son birliktelikleriydi.
Gruplara ayırıp üzeri brandayla kaplı kamyonlara bindirdiler.
Son kamyondakiler aralarında konuşmaya başladılar.
En yaşlı olanı,”mücadele edelim arkadaşlar böyle kuzu, kuzu oturup beklemeyelim” dedi.
Diğerlerinden altısı buna ,”evet” dedi
Kamyonun arka kapağını kırıp teker, teker aşağı atladılar.
Yere düştüklerinde birazcık sersemlemişlerdi ama hepside sapa sağlamdı.
Ancak kısa sürede firar ettikleri anlaşıldı ve peşlerine düştüler.
“Ayrılalım” dedi yaşlı olanı.
Ayrıldılar ve değişik istikametlere koşarak hedef şaşırtmaya başladılar.
En yaşlı olanını takip ediyorlardı, neticede zavallı can havliyle kendini bir benzin istasyonuna attı.
Köfteciden içeri girip saklanmaya çalıştı ama olmadı…
Bir diğeri yakalanacağını anlayınca kendini bir TIR’ın önüne attı.
İsyancılardan beş tanesi kaçmayı başaramadı, diğer ikisi şehir dışında ağaçlık bir yere saklanmayı başardılar.
Nefeslerini toplayana dek hiç konuşmadılar.
Bir süre sonra sessizliği genç olan bozdu,”ben tarih kitaplarından okumuştum, atalarımızdan bu topraklara gelen hiç kimse sağ olarak dönememiş” dedi.
İlk olarak 1913 yılında geldi ANZAK’lar, sonra aradan yıllar geçti ve şimdi ANGUS’lar geldi.Adamların askerlerini yendik, ineklerine yenildik…..