AMERİKAYI TANIMAK
1966 Yıllarında Elazığ’da, henüz lise öğrencisi iken, köy yollarının tapımı ve tamiri için, 10 tekerlekli, alttan bıçaklı, gelişi ile şehir meydanlarında uğruna davulların çalındığı sıfır kilometre greyderlerin bize, 36 bin liraya, sadece bir tekerinin ise 8 bin liraya verildiğini, Elazığ halkı bayram sevinci yaşarken, ucuz makine vererek yedek parça satışı ile sevgili Amerikanın bizi nasıl sömürdüğünün üzüntüsünü yüreğinde yaşayan, ağabeyimin yakın arkadaşı ve o zamanın Karayolları Bölge Müdürü rahmetli Kemal ağabeyden, yani ilk ağızdan dinlemiş ve öğrenmiştim. 1968 yıllarında üniversite öğrencisi iken, büyük güçler tarafından mazlum milletlerin sömürülmesine karşı tavır koyan ve tüm dünyada başlayan ve yine Amerikanın baskıları sonucu susturulan öğrenci hareketleri ile, bir türlü vazgeçemediğimiz sevgili Amerikamızın iç yüzünü anlatmaya çalışmıştık. Aldatıldığının yıllar sonra farkına varan bir gurup karşı gençliğin, bize, Moskova’nın yolunu gösterdiğini, o yılları yaşayanların çok iyi hatırlayacaklarını sanıyorum. Ancak her şeye rağmen, Amerikan 6. filosunun karasularımıza girmesini engellemeyi başarmıştık. Ankara’nın Kızılay semtinde faaliyet gösteren, Amerikan Türk Dış Ticaret Bankası, camları ikinci defa yerlere indirilince ebediyyen kapanmıştı. Avrupa birliğine girmek için, Amerika? Kıbrıs uyuşmazlığının çözümü için, Amerika? Kuzey Irak meselesi için, Amerika? hırsızlarımızın gözümüzün içine bakarak hortumladıkları hazinemizin kotarılması için, Amerika? genel seçimler öncesi icazet almak için, Amerika? dış ticaret serbestimiz için, Amerika? Neden her şeyimizde hep Amerika olduğunu hiç sorgulamayacakmıyız? Ve biz, ne zaman kendimiz olmayı becereceğiz. Amerika kıtasının asıl sahipleri olan yerlileri katleden, ikinci dünya savaşında Hiroşima ve Nagazaki ye atom bombası atarak milyonlarca insanı yok eden, yüzyılın en büyük insanlık suçunu işleyen, kozmopolit ve sadece çıkar ilişkisine dayalı, sömürüyü hak olarak kabul eden sevgili Amerikanın, Ortadoğu jandarmalığına soyunmasının, ülkesini ve halkını gerçekten sevenler için ne kadar doğru olduğunu, bir değil iki defa düşünmek gerekmez mi? Tüm dünyaya nükleer ve kimyasal silah yapımında kullanılan ham maddelerin, kimin tarafından üretildiği ve pazarlandığını bilmeyen kaldı mı? Amerikanın süper güç olmasını sağlayan kaynakların neler olduğunu bilmemek sizce de anlamsız değilmi? Bu güne kadar Amerika, bize hangi konuda somut bir destek sağlamış ta, bizim müttefikimiz ünvanını haketmiştir. Körfez savaşında bir koyup karşılığında 35 milyar dolarlık hüsrana uğrayan biz değilmiyiz? Mareşal Tito dan sonra, Yugoslavya nın parçalanmasına ve Avrupanın göbeğinde yıllarca süren insan katliamına göz yumanların, kim olduğunu sanıyorsunuz? Yıllardan beri, bir volkan gibi lav püskürten, Ortadoğu kazanının altını körükleyen, ne için? Ve kim olabilirki? Değerli okurlarım, ülkemiz insanlarının yüzde 80 i yoksulluk sınırının altında bulunmaktadır. Olağanüstü şartlarda hazırlanmış olan 1982 Anayasasının, insan hak özgürlüklerine ilişkin kısıtlayıcı maddeleri ile, hantal yönetim anlayışını içeren maddelerini, bir an önce yüce milletimize yakışır bir şekilde revize ederek, kendilerine göre demokrasi, kendilerine göre insan hakları savunuculuğu yapan şımarık tellallara, gerekli dersin verilmesi, birinci öncelikli tercihimiz olmalıdır. Savaş naraları atarak, tarihi boyunca insanlık suçu işleyenlerle suç ortaklığı yapmak yerine, tüm dünya insanlarının savaşsız bir dünyada yaşamalarının, gayreti içinde olalım. Arayışımız,” müttefik” değil, insanca yaşamayı ve paylaşmayı kendine ilke edinmiş “dostluk” olmalı. Saygılarımla.