KARPUZ KESTİM SULANDI, YİNE GÖNLÜM BULANDI
ABD dışişleri bakanı YAŞ toplantısından bir hafta önce ülkemize geliyor. Başkan Barak’ın bir ricası(emri) iletiliyor.
Şöyle ki; Irak’tan askerlerini çekme kararı alan birleşik devletler, geride oluşması mümkün otorite ve güvenlik boşluğunu Türk askerlerinin sağlamasını uygun bulmuştur. Bölgeden çekilecek olan ABD’li askerlerin yerine 16 bin Türk askerinin Irak’a konuşlandırılması, yine söz konusu birliklerin tüm masraflarının Irak ve Türkiye hükümetlerince karşılanması.
Bölgede barışın ve istikrarın sağlanmasının iki ülke yararına olacağı da düşünülerek uygun görülmüştür.
Konu Genel Kurmay Başkanıyla görüşülüyor.
Ancak Komutan,” Hayır bu ülke menfaatimize bir durum değil, Üstelik aleyhimize” diyor.
Bizimki,”Eğer siz kabul etmezseniz, kabul edecek biriyle çalışırız” diyor ve operasyonu başlatıyor. Bunun gerçek olup olmadığını ilerleyen zamanlarda öğreneceğiz.
AB’nin Yunanistan operasyonu ve 110 milyar Euro’luk kurtarma planı
Finlandiya Başbakanı: Biz “evet” demek için Yunanistan’dan teminatlar istiyoruz. Slovakya Başbakanı: Biz fakir bir ülkeyiz. Karşılık almadan Yunanistan’a para veremeyiz. Yorgo Papandreu:,”Sizi ikna etmek için ne yapmalıyım? Adalara mı ipotek koyayım? Yoksa Mora Yarımadası’nı mı satalım? Böyle şeyler olmaz. Bunu böyle bilesiniz”.
Helal olsun……
Ya biz? Özelleştirme kisvesi altında ‘borç ödeyeceğiz’ diye satmadığımız kurum bırakmadık. (Borcumuzu ikiye katlandı)
Şimdi, kim kahraman, kim değil? (Elbette bizimki !!!!)
On yılda devri âleme uğradık.
Tartışılmayan tüm değerlerimiz, bırakın tartışılmayı hepsi ayaklar altında.
“Dünyadaki tüm ırkların kendini özgürce yönetme hakkı vardır” demişti ABD’li bir stratisyen.
Sonrasında, dünyada irili ufaklı onlarca yeni devlet kuruldu. Çünkü amip gibi böldüler kıta’ları.
Bölünen tüm devletlerde; bölünmeyi hazırlayan siyasi kadroların oluşturduğu parti isimleri ve amblemleri aşağı yukarı aynıdır.
Kimisi Ampul, kimisi gaz lambası, kimisi gemici, kimisi el feneridir.
Ve ne tesadüf türkü hepsinin adı “Adalet ve kalkınmadır”. (Tunus, Yemen, Mısır vs.)
Yine Yaş’ta, Balyoz, Islak imza, internet andıcı gibi konular tartışılmış ama ne hikmetse!
Bülent Arınç’a suikast olayı hiç gündeme gelmemiştir.!
Başka bir duyumumu paylaşacağım sizlerle. Musul, Kerkük ve Telafer’de ki tapu kayıtlarının yağmalanmasını önlemek, kayıtları kurtarmak maksadıyla bir operasyon düzenlenir.
Başarılı bir operasyon sonucunda tüm kayıtlar, Ankara’ya taşınıp Genelkurmayın kozmik odasına konur.
ABD’liler bu operasyon yapıldıktan sonra durumu anlarlar ve intikamlarının birincisini ‘çuval’ ikincisini de Arınç’a suikast yalanıyla ‘Kozmik Odaları arattırarak’ alırlar. Eğer bu duyumlarım doğru değilse; Kimler suikast düzenlemeye çalışmıştır çıkarsınlar ortaya.
On yılda devri âleme uğradık.
Dün Postal sesi duyunca saygı duruşuna geçenlerle, postalına güvenip saygı bekleyenler çatışıyor.
Olan ülkeye oluyor.
Dün,”Bize göbeğini kaşıyan adam” diyorlar diye yakınanlar.
Bugün,”Biz karpuzun göbeğini yiyoruz diyerek” siyaset edebiyatımıza ‘karpuz’ deyimini kazandırmışlardır.
Politikalarına en uygun meyve de ‘karpuz’ olsa gerek. Malum; İçi kızıl, dışı yeşil.
Bir gazete manşet atmış,”Daha karpuz kesecektik nereye?” diye.
Aha buraya yazıyorum.
Yarın ihtilal olsun. ,”Karpuzu kestik sizi bekliyorduk paşam” diyerek esas duruşa ilk onlar geçerler.
İlk onlar yalar o postalları.
1980 ihtilalinin ‘yaramaz çocukları bizler’ hiç iktidar olamadık.
İhtilalcileri yağlayanlar ve el etek öpenlerse hiç iktidardan inmeyip bugünün demokratları oluverdiler. Yesinler sizin karpuzunuzu…..