BENCİLLİK HASTALIĞI
“Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz.
Nehirler kendi suyunu içemez.
Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez” diye başlayıp
“Güneş kendisi için ısıtmaz.
Ay kendisi için parlamaz.
Çiçekler kendileri için kokmaz.
Toprak kendisi için doğurmaz.
Rüzgar kendisi için esmez.
Bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz” diye devam eden bir Şaman öğretisi,
doğanın anayasasına şöyle bir vurgu yapıyor “Her şey birbiri için yaşar. Birbiri için yaşamak, doğanın kanunudur.
Özetleyecek olursak;
Ben “biz” olduğumuz zaman ben olurum.
Ben, ben olduğum için sen, sensin. Beni alınca yaşamından, senin varlığın benim, seni alınca yaşamdan, benim varlığım varlık değildir”
Doğanın bağrına, toprağın üstüne,suya ve havaya bırakılan tüm canlılar birbirlerine muhtaçtır, bir zincirin halkaları gibi birbirlerine bağlı ve tezatlarlardan oluşan muazzam bir döngünün ögeleridir.
İyi ve kötü kavramları ile devam edersek;Ağaç diken sen iyisin, onu kesen ben kötü. Çevreye ve doğaya bebeği gibi bakan sen iyi, onu kirleten, katleden ben kötü. Üzerinde oturduğu koltukta, yönettiği toplumun hakkını yiyen ben kötü, onu destekleriyle orada tutan sen de ben kadar kötüsün. Menfaatleri ve çıkarları doğrultusunda susan ben kötü, beni uyaramayan ve “bir parçada bana düşer mi” umuduyla bekleyen sen de kötüsün.
Sokağa çöp atan sen ve ben kötü, onu oradan alan el iyi.
Kamu malını yağmalayan ben kötü, buna ses çıkarmayan sen de benim kadar kötüsün.
İnatla hatasına devam eden ben kötü, bana alkış tutan sen benden de kötüsün.
Düşene gülen ben kötü, elinden tutup kaldırmayan sen benim kadar kötüsün.
Hırsızlık yapan ben kötü, sessiz kalan sen benim kadar kötüsün.
Doğada her varlık birbirleri için yaşar.
Sen çalışır kazanırsın, ben çalar çırparım.
Ben ağaç dikerim , sen keser yağmalarsın.
Ben sokağa tükürürüm, sen yıkar temizlersin.
Ben dünyaları yer doymam, sen bana hala oy verirsin.
Ben sana hakaret ederim, sen hoşgörü sergilersin.
Sen okur öğrenirsin, bilirsin ben cehaletimi senin bilgeliğinle beslerim.
Sen çalışır kazanırsın, ben Allah rızası için dilenirim.
Sen beyazsın, ben siyah.
Senin aydınlığındır beni, benim karanlığımdır seni besleyen…
Doğada herkes birbirleri için yaşar, hırsızım ben, cüzdanını dolduran seni severim, sen çalışırsın ben beslenirim.
Ben akıllı ve kurnazım, senin saflığını severim.
Bana han hamam, kat yat sana dua der inancını severim.
Doğada herkes birbirleri için yaşar, sen yaşa ki beni de yaşat, sen kazan ki beni de besle, benim aç olsa da karnım senin çizdiğin ıdeoloji ile doyar “aç gözünü” diyene ana avrat dalarım.
Ne demiş bile “Safı yaşat ki, saltanatın yaşasın”