BİLMEMİZ GEREKEN KURALLAR

Toplum olarak yaşamsal öneme sahip bazı kuralları bilmek ya da öğrenmek zorundayız.
Bu kuralların başında toplumsal yaşamda olmazsa olmaz koşulunun en önemlisi olan hukuk kuralları gelmektedir.
Hukuk kuralları bir toplumda objektif kıstaslara göre uygulandığı takdirde o toplum her yönü ile çağdaş bir yapıya kavuşur.
Örneğin; ortada bir yolsuzluk olayı var
Bu olayı yönetenler çeşitli nedenler ileri sürerek ve gündem değiştirmek kaydıyla kapatmaya çalışırlarsa bu durum hukuk kuralları ile hiçbir zaman bağdaşmaz.
Ya da sözüm ona yasal bir boşluk bulup bu yasal boşluk sayesinde yüklü para kazanan ve kazandığı bu paranın kaynağı o kişi ya da kişilerden sorulmuyorsa yine hukuk kurallarına ters düşen bir durum ortaya çıkar.
Bunun gibi örnekleri çoğaltabiliriz. Burada önemli olan yönetilenlerin, yönetenler karşısında bu gibi olaylara karşı yeterli ölçüde gerekli tepkinin gösterilmemesidir.
Neden gösterilmiyor? Çünkü demokrasi bilincinin o toplumda henüz oluşmadığını, bu bilincin oluşması içinde o toplumda laik bir düzenin var olması, başka bir deyişle laiklik olmadan demokrasi bilincinin o toplumda var olmasının da mümkün görülmediğini söyleyebiliriz.
Bu bilincin var olduğu ülkelerde yönetilenler, yönetenlerden hukuk kuralları dahilinde her zaman hesap sorarlar. Gerektiği gibi hesap veremeyenler siyaset sahnesinden hemen çekilirler.
Burada önemli olan tüm kuralları ile işleyen demokrasi bilincinin o toplumda var olmasıdır.
Bu kuralların oluşması içinde o toplumda yaşayan insanların tarihsel süreç içinde geçirdiği siyasal, ekonomik, toplumsal yöndeki olayların bilinçli bir şekilde gelişmesine bağlıdır.
Üzülerek ifade etmek gerekirse bizim gibi toplumlarda demokrasi bilinci henüz oluşmadığı için yönetenlerden yeri geldiği zaman hesap sorulamıyor, sorulsa bile yeterli ölçüde cevap alınamıyor.
Nedenlerini değişik açılardan ele alırsak en önemlisi tarihsel süreç içinde toplumsal bir evrim geçiremediğimizi başka bir değişle zamanında tabandan gelen aydınlanma ve sanayi devrimini toplum olarak yaşamadığımız için bu gibi olaylara bakış açımız genelde seyretmekten öteye gidememiştir.
Bir toplumda demokrasi bilincinin var olması o toplumdaki vatandaşların her yönüyle güçlü olmasına bağlıdır. Burada vatandaşın geleceği de devlet tarafından her yönüyle güvence altına alınmıştır.
Olayı bu açıdan incelemeye kalkarsak dünyada ve ülkemizde yaşanan ekonomik sorunlar karşısında toplum bir yönde bu sorunlardan çıkış noktası aramaktadır.
Bunu iyi değerlendiren siyasetçiler çeşitli vaatlerde bulunmak kaydıyla toplumu bir yönüyle kendi yönlerine doğru çekmeye çalışmaktadırlar.
Esasında demokrasiye geçiş sürecinde olan toplumumuzda çözüm bekleyen çok sorunlar var.
Bu sorunların başında işsizlik gelmektedir. İşsiz kalan insan ne yapacağını bilemez. Hele yaşanan ekonomik kriz nedeniyle işsiz kalan yüzbinlerce nitelikli kişilerin durumunu insan düşünmeden edemiyor.
İşte burada demokratik kurallar dahilinde bir çıkış noktasının özellikle devletin devreye girerek bulması gerekir.
Hem de zaman kaybetmeden.