ANTWERP'DEN İZLENİMLER

Yeni yıl tatilini nedeniyle Belçika’ya yaptığımız gezilerimiz sürüyor.
Bu kez Brüksel’e yaklaşık 1 saat uzaklıkta bulunan Avrupa’nın en büyük limanlarından biri olan Antwerp’e geldik.
Tarihi ve her yönüyle temiz ve bakımlı olan bu kentin tarihteki en büyük özelliği zamanında Avrupa’dan Amerika’ya göç eden insanların göç sırasında karşılaştıkları durumları gösteren ve şu anda müze olarak ziyaretçilere açık olan Red Star Line adlı müzeyi gezdik.
Üç katlı müzeyi dolaşırken 1900 ‘lü yılların başlarında yaklaşık 60 milyon Avrupa’lının ( Polonyalı, Alman, Hollandalı, Belçikalı v.d.) yeni bir hayat kurmak için Amerika’ya hangi şartlar altında göç edişlerini tarihi belgelerle (o zaman çekilen filmlerle, fotoğraflarla, geride kalanlara yazılan mektuplarla v.d.) açıklıyordu.
Amerika’ya kabul edilecek kişiler öncelikle doktor kontrolünden geçerek sağlıklı olanların 1 saat boyunca sıcak sirke ve benzen karışımı ile yıkandıkları, götürecekleri eşyaları ve üzerlerine giydikleri giysileri silindire bezeyen bir makine içinde dezenfekte edildiğini o zamanki fotoğraflarla belgeliyorlardı.
Çünkü Amerika’daki yetkililer Antwerp’deki görevlilere bu şekilde talimat vermişlerdi.
İşin ilginç tarafı Amerika’ya kabul edilen Avrupa’lılar New York’daki Ellis Adasına ayak bastıkları sırada bu kişiler arasında zeka yönünden şüphe gördüklerini zeka testine tabi tutuyorlar ve bu testi geçemeyenleri Avrupa’ya geri gönderiyorlardı.
Öğrendiğimize göre göç eden bu kişilere Amerika istemeleri halinde toprak vererek bu toprağı işlemeleri ve karşılığında hem üretime katılmaları hem de kazanç sağlamaları isteniyordu.
İnsanın aklına Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bir asırdan bu yana yaşanan ve topraksız olan binlerce köylünün durumu geliyor.
Keşke toprak reformu zamanında yapılsaydı bu yöreler hepimizin bildiği üzere toprak ağalarının tekeline terk edilmezdi.
Antwerp kentinde dolaşmaya devam ediyoruz.
Gördüğümüz yerler arasında nükleer santral, petrol rafinerisi ve devasa boyutlarda olan Antwerp limanının bu yörelerin gelişmesinde önemli bir yere sahip olduğu hemen dikkati çekiyordu.
Kentin merkezinde aynen Brüksel’de olduğu gibi yaklaşık 350 yıllık tarihi binalarda ışık gösterilerinin yapıldığı ve bu binaların bulunduğu meydanlara yeni yıl nedeniyle kurulan ve ışıklandırılan onlarca Christmas marketler bu kentin hem ticaret hayatına olumlu bir etki yaratıyor hem de Noel kutlamalarına güzel bir ortam hazırlıyordu.
Bu gibi yerleri gezip görmek insanın bir yönde ufkunu açıyor ve kent kültürünün oluşması hakkında insanı bilgi sahibi yapıyor.
İnsanın duyması başka gezip görerek öğrenmesi başka oluyor.