BURJUVA (SERMAYE) SINIFI VE DEMOKRATİKLEŞME
Özellikle Avrupa’da 18.yüzyılda başlayan ve sanayi devriminin gelişmesinde önemli bir yeri olan ve 13. yüzyılda kullanılmaya başlayan burjuva teriminin kökü, Almanca’daki Burg kelimesinden gelmiştir. Burg kelimesinin karşılığı da pazar yeri olan büyük köy ya da kasaba demektir. Burjuva ise kasaba ya da şehirlerde oturan kişiler anlamına gelmektedir.
Ortaçağ sonlarında Avrupa’daki kasaba ve şehirler gelişip zenginleşerek buralarda oturan halkında sınıf bilinci uyanarak toprak ağları (aristokratlar) ile kiliselerin baskısından kurtulmaya çalışmışlar ve bunda da büyük başarı sağlayarak toprak ağalarının imtiyazlarını kaldırarak asilleri kanun önünde eşit bir duruma getiren Fransız ihtilalı ile burjuva sınıfına yeni ve büyük avantajlar kazandıran sanayi devriminin oluşmasına neden olmuşlardır.
Bilindiği üzere sanayi devriminden sonra iyice güçlenen burjuva sınıfı, bu sınıfa sermaye sınıfı da diyebiliriz tarihsel süreç içinde büyük gelişme göstererek hem toprak ağlarına, hem de din adamlarına karşı müthiş bir mücadele vermiş ve mücadeleleri sırasında çok kan döküldüğünü tarih kitapları yazmıştı.
Burjuva sınıfı güçlendikçe iş gücü gereksinimi karşılamak için köylüler şehirlere akın etmişler ve işçi sınıfının oluşmasına neden olmuşlardır.
Özet halinde açıklamaya çalıştığımız sanayi devrimini ne yazık ki Osmanlı İmparatorluğu kaçınca toplumsal değişime ve gelişme olmadığı için giderek gücünü kaybetmiş ve koca imparatorluk tarih sahnesinden silinmiştir.
Tarih sahnesinden silinen bu devletin mirası üzerinde yüce Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti, aydınlanma çağını yaşayan ileri batılı ülkelerin sermaye ve işçi sınıflarının demokrasiyi kazanmak için yaptıkları mücadelecinin aksine Atatürk ve arkadaşları tepeden inme devrimleriyle bu devleti kurmuşlardır.
İşte ülkemizde bugün yaşanan sorunların temelinde, mücadele edilmeden devlet eliyle tabansız bir şekilde yaratılan sermaye ve işçi sınıflarının güçsüzlüğü ve bilinçsizliği yatmaktadır.
Esasında bu sınıfların gelişmesi demokrasinin gelişmesine bağlıdır. Başka bir deyişle sermaye ve işçi sınıfı geliştikçe demokratikleşme sürecinin gelişmesi de o oranda hızlanır.
Konuyu birde burjuva sınıfını kentleşme bazında ele alıp incelersek ülkemizde ileri batılı ülkelerde ileri batılı ülkelerde olduğu gibi burjuva sınıfının henüz oluşmadığını nedeninin de kentleşme hareketinin henüz başlangıcında olduğumu söyleyebiliriz.
Bu sınıfın oluşması, başka bir deyişle oturmuş yerleşmiş tam anlamıyla bir burjuva toplumu niteliğini kazanabilmesi için o toplumun en az iki yüzyıllık bir zamana ihtiyacı bulunmaktadır.
Öyle ülkemizde olduğu gibi 30-40 yılda devlet eliyle tabansız olarak yaratılan zenginler grubu hiçbir zaman burjuva niteliğini kazanamamıştır.
Bir burjuva sınıfının oluşması o ülkenin demokratikleşme sürecine bağlıdır. Nasıl ki ileri batıda ülkelerde iki çağdaş sınıf olan sermaye ve işçi sınıfları aristokratlar ve din adamlarına karşı yaptıkları mücadeleler sonsuz da demokratikleşmeyi elde etmişlerse ülkemizde koşullar farklı olmakla birlikte, dünyada yaşanan bu süreçten geri kalmamamız için işçi ve özellikle sermaye sınıfı örgütlerinin demokrasiye sahip çıkmalarının yanında, kendilerini oluşturan bu rejime karşı borçlarını ödemeleri gerekmektedir.