ZORBACI ABD VE İKİYÜZLÜ AB

Dünya’da en haysiyetsiz politikayı yapan ABD her zaman olduğu gibi utanmadan demokrasiden söz etmektedir. Demokrasiden senin asıl anladığının insan kanı üzerinden kanlı para kazanmak olduğunu tüm dünya biliyor. Hangi ülkelerin değerleri üzerinden hangi tehditlerle, ya da nasıl gizli pazarlıklar yaparak, hangi ülkelerin ipoteğini eline geçirdiğini, hangi uydu kafalıları etiket uğruna hangi masalarda teslim alıp, hangi makamlara getirdiğini bilmeyen kaldı mı?
Afganistan’a, Irak’a demokrasi vaadi ile getirdiğin zulüm, her gün yüzlerce insanın kanını akıtmaya devam ediyor.
İşgalin altındaki Irak topraklarında müttefikim ve dostum dediğin ülkemi bölmek isteyen hainleri barındırdığını ve hala koruyup beslediğini nasıl açıklayabilirsin?
Dostluğun, tamamen çıkar ilişkisine dayalı, benliğini yitirmiş devşirme insan topluluğunu bir arada tutmak için, kendi yarım kürenden uzakta savaşlar çıkararak uydu yönetimler kurup, o ülkelerin maddi varlıklarını gasp ettiğin, dünya tarihinin her satırında kara leke olarak yer almaya devam edeceksin.
Dünya’nın en ilkel topluluklarına bile parmak ısırtacak zalimliğin devam ettiği sürece; demokrasiden ve insan haklarında söz etmemesi gereken tek ülke seninsin ve tarih seni bu şeklinle belgelemiştir.
İçine düştüğü çukurdan nasıl kurtulacağının hesabını yapan, tüm kaynakları kurumuş, kendine yeni pazar bulmakta zorlanan, çaresizlikler ve ekonomik çöküntü içerisindeki AB ye gelince;
Senin ülkende bir Atatürk olmadı. Senin ülkende kurtuluş savaşı verilmedi. O nedenle sen benim ülkemi anlayamazsız.
Ama ben seni sömürgeci günlerinden beri tanıyorum. Sana; demokratik yöntemleri kullanarak iktidara gelen Hitler belasından nasıl kurtulduğunu birilerinin hatırlatması gerek.
Kuyruk acınızın; Akdeniz’in, Ege’nin derin sularından, Çanakkale’nin dar boğazından geldiğini biliyoruz.
Benim ülkemi tanıyamazsın sen. Ne yazık ki tarihte devletler kurmuş olmanın rehaveti ile hovardaca değerlerini harcayıp, yoksul bıraktığı vatandaşlarının oyuna giden yolun, bir poşet gıda yardımı olduğunu hesaplayan politikacılara sahip bir ülkenin demokrasi sabrını sizler anlayamazsınız. Bu benim öz eleştirim.
Sizde, bir siyasi partinin seçim bildirgesinde yer alan taahhütler ile eylem ve söylemleri arasındaki taban tabana tamamen zıt uygulamalar yapıldığında, sizler ne yapardınız? Yine de buna halk iradesi diyebilir miydiniz? Halk iradesinin; verilen taahhütlerle sınırlı olduğunu size birilerinin hatırlatması gerekiyor belli ki. Diyeceksiniz ki; Bizde olmaz. Çok doğru sizde olmaz. Peki, neden demokrasi havarisi geçinip iki yüzlülük yapıyorsunuz?
Şükredin; geçmişinden ders çıkartmış duyarlı bir toplum olmanızı ve ülkesinin kör kuruşunun hesabını verebilen, halkına yalan söylemeyen, liyakatlı siyaset anlayışına bağlı kalmayı Hitler belasına borçlu olduğunuza.
Benim ülkemin üzerinden kirli geçmişinizle kirlenmiş ellerinizi çekin.
Türkiye’yi bölmek isteyenleri yıllardan beri koynunuzda besleyip desteklediğinizi her defasında yüzünüze haykırdığımız halde, duymazlıktan geldiğinizi bilmeyen kaldı mı?
Görülüyor ki; sadece çıkar ilişkisine dayalı, sembol olarakda adına “dost yada müttefik” denilen göstermelik bir sözcük etrafında bir araya gelmişiz.
Uzaktan bağırdığınıza göre çıkarlarınıza dokunan bir şeyler olmalı.
Sahi; siz gerçekten dostsunuz da, biz mi sizin kıymetinizi bilmiyoruz? Yoksa; sizi dost sanan bazı uydu kafalılar gibi Türk halkının hepsini aptal mı sanıyorsunuz?