1. Haberler
  2. Sudi Çandır
  3. YÖNETİME KATILIM -Sudi Çandır

YÖNETİME KATILIM -Sudi Çandır

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

      Sivil Toplum kuruluşları çoğaldıkça devlet asli görevlerini ihmal etmeye, yöneticiler ise lüks yaşama yönelmeye başladı.
     Benim ilkokula gittiğim yıllarda sınıfımızın tam ortasında büyük bir soba vardı. Sabah okula giderken her öğrenci bir adet odun götürmek zorundaydı. Sınıfa girdiğimizde sınıf başkanımız odunumuz varsa derse alır yoksa odunsuz sayılır fişlenirdik. Okulumuzda iki tane müstahdem görev yapıyor bir öğretmen gibi her ay maaşlarını Devletten alıyorlardı. (Şimdi bu yükü ya belediyeler yada okul aile birlikleri çekiyor)
Aradan yıllar geçti 1990 yıllarının sonları, Eğitim gönüllüleri vakfına kaydoldum. O zamanki kurucuları arasında Garanti Bankasının eski genel müdürü Sayın İbrahim Betil dâhil Türkiye’nin birçok zengin ismi Suna Kıraç, Koç ailesi Aydın Doğan ve ünlü futbolcular Mehmet Özdilek Sanat camiasından Beyazıt Öztürk ve Yılmaz Erdoğan gibi birçok isim vardı. Biz o tarihlerde Cumhuriyet üniversitesinin katkılarıyla Sivas eğitim birimini kurduk. Edebiyat, yabancı dil, Matematik, müzik, heykel, özgün davranış ve drama, bilgisayar ve resim dallarında kurslar vermeye başladık. Birim dershanelere gidecek parası olmayanlara akademik bir kadroyla ücretsiz eğitim vermeyi amaçlıyordu. İlk altı ayda bu amaca yönelik çok başarılı bir çalışmanın içinde olduk. O tarihte Sivas’ta görev yapan sayın valimizin bize çok büyük destekleri olmuştu. Bir süre sonra eğitim birimimiz üzerinde baskı kurulmaya başlandı, çünkü fakir çocukların yanı sıra zengin ailelerin çocukları da çok az bir katkı payı ödeyerek kursa dâhil olmuşlardı ve dershanelerin rant savaşı başlamış bizi en büyük düşman ilan etmişlerdi. Yılmadık direndik dedikodulara meydan vermeden doğru bildiğimiz o yolda inatla mücadele ettik ve kazandık. Çünkü Biz öğretmenler olarak ücret almıyor üstelik birçok konuda kendi cebimizden harcama yapıyorduk. İlk yılımızın sonunda öğrencilerimin yaptığı resimlerle ilk sergimizi açtık. O tarihlerde kızımın da resim merakı üst noktada ve gerçekten güzel resimler yapıyordu. Açtığımız karma s ergideki resimlerden birçoğu satıldı Koç ailesini temsilen alınan tablo ise kızım Tuğçe ye aitti. Kendisine verilen çeki alan kızımın ben bunu eğitim gönüllüleri vakfına bağışlıyorum sözü babası olarak göğsümü kabartmıştı.
Yaklaşık iki yıl gönüllü öğretmenlik yaptım. Rahmetli Evrensel Şen hanımefendinin edebi bilgilerinden ne çok faydalanmıştım. Sayın Tomris Çetinel hocamızın diksiyon derslerinden nasibimi almış, sevgili Meysem hocamızın heykel sanatına hayran kalmış,  birim müdürümüz Sema Çiçekliyurt hocamızın gecesini gündüzüne katarak verdiği mücadeleyi takdirle karşılamıştım. Aradan bir süre geçti Sevgili İbrahim Betil bey kısa adı TOG olan Toplum gönüllüleri vakfını kurdu. Bizler gönüllü bir gurupla Cumhuriyet Üniversitesi temsilciliğini oluşturduk. Oluşturduğumuz sivil insiyatifin öncülüğünde Sivas Kurtlapa kasabasında bir adet kütüphane yaptık. Gemerek ilçesi Beştepeler köyü ilköğretim okulunun restorasyonu ve merkeze bağlı Esenyurt mahallesinde sponsor katkılarıyla yaptırılan ilköğretim okulu. Yapılan bu çalışmalardan öne çıkarmak istediğim ana fikir şudur; Sivil toplum kuruluşları çok önemlidir. Toplumsal paylaşımın sağlıklı olarak yürütüldüğü her yerleşim birimi kalkınmış demektir.
 Ancak! Ödenek yok gerekçesiyle asli görevlerini unutup Okul, hastane ve benzeri yükümlülüklerini halka devreden hükümet lüks makam araçlarına yönelmiş, düğünlere dahi özel uçaklarla gitmeye başlamışlardır. Cumhurbaşkanlığının ödeneği Sayın Sezer, den sonra üç, dört kat artırılmıştır. Sivil toplum kuruluşlarının yaptırdığı okullar öğretmensiz, hastaneler ise doktorsuz bırakılmıştır. Buradan sormak istiyorum, Okul yaptırmayan, hastane yaptırmayan, öğretmen, doktor, ebe, hemşire bulamayan,  yıllardan beri bir tane fabrika açmamış, mevcut fabrikaları ya kapatmış ya satmış olan bu iktidardan. İşsizliği katlamış, toplumsal barışı sağlamak yerine ayrışmanın önünü açmış, askeriyle, mahkemeleriyle, muhalefetiyle 1973 yılında ebediyete göç etmiş ikinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü başta olmak üzere Cumhuriyeti kurup Ülkemizi bu günlere taşıyan tüm rahmetlilerle bile kavgalı olan bu iktidardan kim neden memnun anlamış değilim. Eskiden insanlar tuttuğu partiyi açıkça söylerler ve onu sonuna kadar savunurlardı. Şimdide öyle ama biri hariç, bugüne kadar kime sordumsa AKP ye oy vermediğini söylüyor. Çok düşündürücü değil mi? Mutlu ve sağlıklı bir hafta dileklerimle.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!