YÖNETİCİLERİN YETİŞTİRİLMESİ VE ÖNEMİ

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Her zaman şu görüşü baz alırım. Bir ülkenin kalkınma çabalarına girişmesi için öncelikle o ülkedeki seçilmiş ya da atanmış yöneticilerin yönetim konusunda bilimsel yöntemlerle eğitilerek göreve getirilmesi gerekir.
Bilimsel bazda eğitilen yöneticilerin oluşturduğu bir yönetim modeli de o ülkeyi tüm yönleriyle gönenç (refah) düzeyine ulaştırır.
Örneğin; 1945 yılında sona eren II Dünya Savaşı’ndan sonra yerle bir olan Fransa’nın kalkınması için öncelikle iyi eğitilerek yetiştirilen yöneticilere büyük ihtiyaçlarının bulunduğunu bizzat Fransa Devlet Başkanı ‘De’gol’ tarafından açıklanması üzerine bu kez Fransa’da ENA adı verilen Ulusal Yöneticilik Okulu açılmış ve bu okulda eğitilen kişilerin oluşturduğu yöneticiler de bu ülkenin yeniden kalkınmasına neden olmuşlardır.
Bizim durumumuza gelince; üzülerek ifade etmek gerekirse Cumhuriyetin ilanından bu güne kadar yöneticilerin bilimsel yöntemler kullanmak kaydıyla eğitilmeden göreve getirildikleri görülmektedir.
Her ne kadar TODAİE, SEGEM, MPM gibi birkaç kamu kuruluşunda eğitilerek yetiştirilen kişilerin de önlerinde yasal bir düzenleme olmadığı için etkin bir göreve getirilmemişlerdir.
Esasında ülkemiz geçmişte yöneticilik yönünden dünyanın en şanslı deneyimine sahip ülkesidir.
Konuyu tarihsel süreç içerisinde incelersek Osmanlı İmparatorluğu toplum varlığının devamını ve toplum gereksinmelerinin etkinlikle giderilmesini temel amaç olarak benimsediğinden bu amaçların gerçekleşmesinde “Yönetim” en etkili bir üretim aracı olarak görülmüştür
Bu amaçla “Enderun-u Hümayun” adıyla 1326 yılında kurulan ve milattan sonraki ilk yüksek yöneticilik okulu olan bu kuruluş, devlete değişik düzeylerde yaklaşık 500 yıl yönetici yetiştirmiş ve değişen sosyal, ekonomik, politik koşullara göre bu yöneticilerin hizmet içinde eğitimini de üstlenmiştir.
İşte, ileri batılı ülkelere örnek ve kaynak teşkil eden bu eğitim kurumunun Cumhuriyet döneminde özellikle çok partili siyaset dönemine geçildiği yıldan bu güne kadar üzerinde hiç durulmayışı bizler için bir kayıp olarak görülmüştür.
Esasında bizler de toplum olarak bilimsel yönetimin ne ifade ettiğini henüz pek anlamadığımız için bizlerin içerisinden çıkan yöneticilerin durumunu gözlemlerimize göre incelersek,
Öncelikle atanan ya da seçilen yöneticilerde liyakat ve kariyer yerine siyasal tercihlerin her zaman ön planda tutulduğu görülmüştür.
Bu durum yönetimin verimliliği üzerinde olumsuz etki yapmaktadır.
Geçen seçimlerden önce parti başkanlarının yaptıkları propaganda konuşmalarında hiç yönetimin verimliliği üzerinde konuşmalar yapıldı mı?
Bildiğimiz kadarıyla yapılmadı.
O halde diyebiliriz ki;
“Zararın neresinden dönersek kardır” görüşü baz alınarak “bilimsel yönetimin” varlığını ve yöneticilerin bilimsel olarak eğitilmesi konusunda yeni oluşan TBMM üyelerine bu konuda büyük görevler düşmektedir.
Umut ediyoruz ki TBMM’nin yeni üyeleri bilimsel yönetimin varlığı ve yöneticilerin yetiştirilmesi üzerinde geçmiş deneyimlerden de faydalanmak kaydıyla önemle dururlar.
Kaynakça: Ender Karaca
“Yöneticilerin Yetiştirilmesi”
SEKA Dergisi Eylül-Aralık 1992

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!