YENİ ANAYASA VE BAŞKANLIK SİSTEMİ

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Her devletin tarihsel süreç içinde oluşturduğu bir yönetim sistemi vardır.
Türk toplumu yaşam biçimi ve siyasal düzen olarak, çok partili, çoğulcu, özgürlükçü, demokratik parlamenter sistemi benimsemiş ve uzun yıllar bu sistem ülkemizde uygulanmaktadır.
Uygulanan bu yönetim sistemi yerine bazı siyasetçiler yeni bir anayasanın yapılarak, başkanlık sistemine geçmek istediklerini yazılı ve görsel medyadan okuyor ve izliyoruz.
Bilindiği üzere demokrasiyle yönetilen ülkelerde toplumun yönetim şekli parlamenter sistem ya da başkanlık sistemine göre belirlenmiştir.
Parlamenter sistem Avrupa’nın tüm ülkelerinde -Fransa hariç- uygulandığı gibi ülkemizde de uygulanmaktadır.
Başkanlık sistemini demokratik kurallara göre dünyada uygulayan tek ülke ABD’dir.
Fikir verme açısından başkanlık sisteminin özelliklerini açıklarsak;
-Bu sistem katı bir güçler ayırımı ilkesine dayanır. Yasama ve Yürütme güçleri birbirinden kesin olarak ayrılmıştır. Yürütme, toplumun seçtiği başkan, yasama ise kongre tarafından yerine getirilir.
– Başkan yürütme görevini tek başına elinde tutar. Başkan hem devlet başkanı, hem de hükümet başkanıdır. Bakanlık görevini yürütenler ise yalnız başkana karşı sorumludur.
– Parlamenter sistemin aksine bu sis-temde yürütmenin yasamayı, yasamanın da yürütmeyi düşürme olanağı yoktur.
– Yasama ile Yürütme arasındaki den-genin sağlanması için “Denetim ve Denge Sistemi” geliştirilmiştir.
Bu özellikleri açıkladıktan sonra baş-kanlık sistemine geçiş için yeni bir anayasanın hangi koşullar dikkate alınarak hazırlanma konusunu ele alırsak;
Bu konuyu daha önceki makalelerimde Mahmutlar Post Gazetesi’nde dile getirmiştim.
Yinelemekte fayda görmekteyim.
Yeni bir anayasanın ortaya çıkması iki şekilde olur.
Bunlardan biri yeni bir devletin kurulması, diğeri ise var olan devletin kuruluşun yenilenmesidir.
Varolan devletin kuruluşunun yenilenmesi genelde devrimle olur. Yapılan bu devrimler eski hukuk düzeninin yerine yeni bir hukuk düzeninin getirilmesidir.
Ulusun yeni bir anayasa yapması “Kurucu Meclis” kararıyla olur.
Ve hazırlanan yeni anayasa halkın onayına sunulur. Ve halkın vereceği oylara göre kabul oyları fazla çıktığı takdirde, yeni anayasa ortaya çıkar.
Bu konuya 1961 ve 1982 Anayasalarımızı örnek alarak gösterebiliriz.
Dört ay sonra yapılacak Genel seçimde oluşacak TBMM’si 1982 Anayasasının bazı maddelerinin değiştirilmesi yetkisini belli koşullar altında yasama organına vermiştir. Daha doğrusu TBMM’ne yeni bir anayasa yapma yetkisi vermemiştir.
Bizim gibi demokrasi sürecini henüz tamamlamamış toplumlarda Parlementer sistem yerine başkanlık sistemine geçmek “Otokratik yönetimlerin” ortaya çıkmasına neden olur.
Parlamenter sistemle yönetilmek kolay değildir.
Ortaya bazı önemli sorunlar çıkacaktır. Bunların demokratik kurallara göre çözülmesi gerekir.
Bunun yanında yürütmenin de yalnız meclis çoğunluğunun kazanması yeterli değildir.
Halkın da güvenini kazanması gerekir.
Güveninin yitiren bir hükümet Meclis çoğunluğuna dayansa da uzun süre iktidarda kalamaz.
Kaynakça: Prof. Dr. Şeref Gözübüyük
Anayasa Hukuku ‘S’ yayınları 1986 Ankara.
 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!