YENİ ANAYASA TASLAĞI
Şu anda siyasi iktidarın gündeminde olan yeni anayasanın hazırlanıp, bir an önce TBMM’ne getirilip yeterli çoğunluk sağlandığı takdirde – ki bu çoğunluk en az 330 olacak – referandum yoluyla toplumun onayına sunulmak istenmesini yazılı ve görsel medyadan öğreniyoruz.
Yeni bir anayasanın hazırlanması konusu daha önce de AKP iktidarının gündemindeydi.
Hatta 2007’de yapılan genel seçimde büyük bir başarı kazanarak 2.ci kez iktidara gelen AKP o zamanda yeni bir anayasanın yapılmasını istemişti.
Bu konu hakkındaki görüşlerimi 6 Kasım 2007 tarihinde Mahmutlar Post Gazetesi’nde “Yeni Anayasa Tasarısı” adı altında yayınlanan makalemde açıklamıştım.
Konunun önemi ve toplumun bu konuda aydınlatılması için söz konusu makalemde yer alan görüşlerimi özet olarak yinelemekte fayda görmekteyim.
Bilindiği üzere bir ülkenin yönetimsel ana rehberi olan anayasalar üç nedenle yenilenir.
1-Büyük çaplı bir savaştan sonra oluşan yeni bir yönetim sistemi için,
2-Rejim değişikliği yaratacak ideolojik bir kalkışma ya da devrimden sonra,
3-İç ve dış dinamiklerden kaynaklanan zorlukların yürütme sisteminin tıkanması şeklinde sıralanır.
AKP’nin ilk icraat döneminde üçüncü nedeni oluşturan mevcut anayasanın yönetim sisteminin tıkadığını sürekli dile getirmeleri üzerine seçimde tek başına politik gücü ele geçiren bu partinin daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi, daha hızlı ve kolay yönetim gerekçelerini ileri sürerek anayasayı yeniden oluşturmak istediler ve bu konuda tüm kitle örgütlerinin görüşleri alınmadan yeni bir anayasa taslağını aynen günümüzde olduğu gibi akademisyenlere hazırlattılar.
Anayasanın temel amacı devletin ve ulusun bütünlüğünü korumaktır. Bu amaçtan birinin bozulması en kısa zamanda diğerinin de bozulmasına neden olur.
Her ikisinin de aynı anda bozulması o ülkede iç savaşın ve bunalımın çıkmasına neden olur.
Esasında anayasalar sosyal barışı temin etmek, ekonomik sistemi ve kamu düzeninin sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlamak üzere hazırlanır.
Her anayasa kendi yenilemesinin nedenlerini yok etmeyi amaçlar.
O nedenle yeni bir anayasa gündeme getirildiğinde bundan önceki örneğin; 1961 ve 1982 anayasalarının altında yatan temel amaç ve yeni hazırlanan anayasanın temel amacının sorgulanması gerekir.
Biz burada 1982 Anayasasını ele alırsak; bu anayasa var olan sıkıyönetime karşı ülkede sağ-sol çatışmasını önlenemediği, aylarca bir Cumhurbaşkanının seçilemediği, kamu yönetiminin işlemez hale geldiği, ekonomik sistemin tamamen çöktüğü bir dönemde yapılan askeri müdahale sonrası hazırlanmıştı.
AKP’nin kendi ifadelerine göre yönetim sisteminin tıkanması haricinde hangi gerekçelere istinaden hazırlandığı belli olmayan yeni anayasa üzerinde bazı yazarlarca yapılan değerlendirmede yönetim sisteminin tıkanması değil, yeni bir yönetim sistemi daha doğrusu başkanlık sisteminin getirilmesi amaçlanıyordu.
Bu amaçları bilinen bazı nedenlerden dolayı gerçekleşmedi.
Gelelim günümüze aradan geçen yaklaşık 8,5 (sekizbuçuk) sene içinde tek başına iktidar olan AKP Parlamenter sistem yerine neden başkanlık sistemine ya da hükümet modeli sistemine geçmek için toplumsal mutabakat sağlamadan yeni bir anayasanın hazırlanması istiyor? Bunu anlamış değiliz.
Esasında yukarıda açıklanan yeni anayasaların yapılması konularına ait üç nedenin hiç biri ülkemizde mevcut olmadığına göre yeni bir anayasa taslağının hazırlanması yerine, mevcut anayasanın varsa aksayan yönlerinin değiştirilmesi daha uygun olur görüşündeyiz.