YAKLAŞIK SEKİZER MİLYONLUK ÜÇ TOPLUM (3X8) YÖRÜKLER-ALEVİLER-KÜRTLER.

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bu üç toplumun zaman, zaman basın kuruluşlarından öğrendiğimiz değişen sayıları bunlar. Değişen diyorum örnek vermek gerekirse Alevilerin sayısı geçen iki, üç yıl önce altı milyon olarak geçiyordu. Herneyse üç toplum, sekiz milyon sayısı bende konumuz dışında başka bir konuyu hatırlattı, bu insan yaşamında oldukça önemli olduğu için kısaca değinip esas konumuza öyle geçeceğim.
Bundan kırk yıl önce bilim adamları insanın günlük yaşamının (3X8) olması gerektiğini, bunun dışına çıkıldığında insan vücudunun ve beyninin bozulmaya başladığını deneyler sonunda tespit edip toplum kuruluşlarının bilgilerine sundular. Neydi bu (3X8);
8 SAAT UYKU
8 SAAT İŞ ÇALIŞMASI
8 SAAT HOBY (uykunun ve çalışmanın dışında bir sevilen uğraş, spor yapmak, resim çizmek vs. gibi.
Bunu ilk benimseyen ülke Amerikalılar olmuş, bende bunu onlardan öğrendim, acı, scıda güldüm. Güzel Yurdumda en az çalışmanın on iki saatten az olmadığını, onbeş saat çalışanların olduğunu, birçok insanın gece bir işde, gündüz bir işte çalıştığını, işinin dışında ancak aile sorunları ile boğuştuğunu bilmeyen varmı. Allah yardımcımız olsun.
Bu üç toplumun içinde parti kurup meclise giren ilk toplum Kürtler oldu, işte benim ilk dikkatimi çekende bu oldu. Alevilerin yıllardır siyasete olduklarını izleriz, bütün partiler bu toplumun oylarının peşinde koşturup dururlar, çeşitli vaatler ile onları yanlarına çekmeye çalışırlar. Onlarda çeşitli istekleri karşılığında oylarını pazarlığa koyarlar, kıyasıya bir pazarlık sürüp gider, bunda başarılıda olurlar. Nedir bu başarının sırrı; Onlar ilk önce Dernekler kurdular, sonra dernekler arası iletişimi sağlamlaştırdılar, TEK BİR SES oldular, CEM EVLERİ ile bunu pekiştirdiler. Benim merak ettiğim niye bir parti kurup da doğrudan meclise girip istedikleri gibi kendilerini temsil etmedikleri. Epeydir bunu düşündüm. Bana göre onlar çok akıllı, MAŞA VARKEN EL YAKILIR MI?
Kürtlerin biz kürdüz, kürt toplumuyuz demeye başladıkları yıllarda hemen hemen aynı yıllardır.
Yirmi küsür yıldır Akdeniz kıyılarında yaşıyorum, buranın insanlarını ile kaynaşmaya, “Kubbede kalan hoş bir seda’ anlayışı ile onların içinde, dirsek teması ile zor günleri, hoş günleri paylaşarak yaşadım. Kendilerine ‘YÖRÜK’ demeyi bir türlü yakıştıramayan bu insanlara yıllardır Anadolu’nun has insanlarının olduklarını, tutuklu düşüncelerinden sıyrılıp çağı yakalamaya çalışmalarını anlatmaya çalıştım. Tarım ve Ziraatla uğraşan bu toplum son yıllarda Ekonomik özgürlüğüne de kavuştu, gençlerin her dalda okuyup yaşadıkları toplumda yerlerini aldıklarını görüyorum, kısacası buraları artık benim ilk gördüğüm 1960’lar ile yerleştiğim 1980’li yılların çok ötesinde, sanki sihirli bir çubuk değmişçesine her şey öyle bir değişti ki, iyi ve kötü yanları ile bunların hepsine değinmek için zaman yok, zaten bunların çoğunu da sizlerde biliyorsunuz. Benim esas gelmek istediğim konu son birkaç yıldır çeşitli vesileler ile bir araya geldiğimizde konu açıldıkça söyleştiğimiz  ‘Antalya’nın ötesinden Anamur’a kadar olan Yörük bölgesinde niye Yörüklerde birliklerini kurup mecliste kendilerini daha kuvvetli temsil ettirerek, sorunlarını çözmeye çalışmıyorlar. Yörükler diğer iki toplum gibi Yurdumuzun en büyük toplumlarından biri, yani üç büyüklerden biri ve ben bu toplumu ölmeden layık olduğu yerde görmek istiyorum, çünkü ben bu toplumun içinde yaşıyorum, Haydi Yörükler, bir silkelenin zamanı gelmiştir, gayri… Yüce Allah yardımcımız olsun.  Hepinizi kucaklıyorum.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!