VER GAZI, VER GAZI-Sudi Çandır

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Başbakan Erdoğan ile rektörlerin buluşmasını protesto etmek isteyen öğrencileri biber gazı, cop, tekme ve yumrukla perişan eden kahraman! Polisimizi kutlayarak başlıyorum yazıma.
Türkiye 12 Eylül referandumu ile birlikte ‘ileri demoklasiyle’ tanıştı. İleri ‘demoklasi’ gereği; öğrenciler artık adam gibi dövülüp adam gibi coplanıyor.
Bu işler ileri ‘demoklasiden’ önce gizli kapaklı yapılır ve kimsenin ruhu duymazdı.
Bizim kuşağımızdan olup ta, Polis ya da asker copu yemeyen hemen hemen yok gibidir.
Okul bahçesinde baldırıma yediğim copun acısını hala unutmadığım içindir ki, sonraki yaşamımda hiçbir polise güven duymadım.
Polisin ne suçu var diyeceksiniz?
Elbette onların birçoğunun kabahati yok ama art niyetli olanları da bir hayli fazlaydı.
Bir ülkede işçi fabrikasını, öğrenci okulunu terk etmişse o ülkede büyük bir yönetim zafiyeti vardır.
İçinde bulunduğumuz dönemde üniversiteler fokur fokur kaynamaktadır.
20 yaşlarında kanı deli akan, her türlü haksızlığa gözü kapalı koşan bir gurup vardır şuan AKP’in karşısında.
Öğrenci, sorgular, öğrenci, araştırır ve haksızlığında dim dik karşısında olur.
Sen sonuncu sıradakini getirip rektör yaparsan buna isyan eder o yaştaki bir delikanlı.
Sen ileri demokrasiden bahsedip, ‘demoklasi’ uygularsan çıkar karşına ve tepkisini koyar.
Üniversiteler her türlü fikrin özgürce tartışıldığı kurumlardır. ‘fikir’ özgürlüğünü kısıtlarsan, toplumu kandırırsan buna kanmayanları da böyle karşına alırsın.
19 yaşındaki bir kızın bebeğini düşürürsen, kendi evlatlarımıza hain ve terörist muamelesi yaparsan, yerde perişan bir vaziyette yatan zavallı çocuğu sırf senin fikrine karşı diye tekmelettirirsen, bundan sonraki eylemlerin de önünü açarsın.
Bir bakanın yumurta yağmuruna tutulması, yine muhalefet bir milletvekilinin konuşturulmamasının sebebi öğrencilerin hükümete ve diğer siyasi partilere güven duymadığının göstergesidir. ‘Eğitim özgürlüğü’ diyerek hala harçları kaldırmazsan, devlet yurtlarında bir odaya 15. 20 öğrenciyi tıkarsan, uyguladığın, ülkedeki diğer kurumlarda başardığın tek tip düşünceyi üniversitelere de dayatırsan sonuç böyle olur.
Bu sürecin artarak devam edeceğini düşünüyorum.
Hükümetin artık tek fikir, tek düşünce, tek ideoloji dayatmasından vaz geçmesi gerekmektedir. Eğer öğrenci sokağa inmişse burada ters giden bir şeyler var demektir.
Hükümete bağlı bazı bakanların bu olaylarda öğrencileri suçlaması hatta’ Öğrenciler polise orantısız güç kullanmıştır’ demesi ise tam bir komedidir.
WİKİ:
Başbakan yine esti gürledi,
Alışık olduğumuz hakaretleri yine ardı arkasına sıraladı,
‘Şerefsizlik’ dedi.
‘Alçaklık’ dedi.
Sayın başbakan hiç bu tür sözler kullanmasına gerek yok.
Beklide iftiraya uğramıştır, belki çamur atıyorlardır.
Bu işi temizlemenin en kolay yolu iki satır dilekçe.
Yazar altına koyarsın imzanı ve İsviçre bankalarına sorarsın, ‘sizde benim hesabım var mı, yok mu?’ diye.
Gelen cevabı belgeyi alır çıkar TV kanallarına istediğin gibi konuşursun.
Ama çıkıp ta, ‘daha önce bu iftirayı atanlar şimdi içerde’ dersen işin rengi değişir.
Şimdi tüm kamuoyu Başbakanın bu konudaki adımını merak ediyor. İsviçre bankalarına bir dilekçe yazacak mı? Yazmayacak mı?
Tıpkı Sayın Baykal’ın yaptığı gibi çıkıp elinde belge konuşacak mı?
Sizce yapar mı?
Bence yapamaz.
Çünkü!…………………

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!