UYANIK OLMAK LAZIM

Aslına bakarsanız herkesin kafası karışık çünkü kimin eli kimin cebinde belli değil.
Aşağı tükürsen bıyık, yukarı tükürsen sakal gibi ters yüz olmuş durumda ortalık.
Akrep çuvalının ağzı 2002 yılında açılmıştı.
Eh biraz büyüdüler serpildiler ve önlerine geleni sokmaya başladılar.
Amerika, binlerce kilometre öteden gelerek akrepleri serbest bıraktı ve en rahatı onlar. Onların “Tavşana tut, tazıya kaç” demesinden bile mutlu olur hale geldik.
IŞİD, önce Türkmenleri sonra Yezidileri ve şimdide Kürtleri katlediyor.
Bu tabloya göre bir değerlendirme yapacak olursak ‘Irk takıntısı’ olmayan bir örgütle karşı karşıyayız.
O zaman Türkiye içinde yaşanan bu olayların ve aşırı milliyetçi söylemlerin ne anlamı var sormak lazım? Adamlar kilo seçmiyor ki her önüne geleni doğruyor.
Onlar doğruyor da bu IŞİD’i kim doğurdu?
Asıl amaçları nedir?
Kimin öcünü alıyorlar?
Gerçekten devlet kurabilecekler mi?
Bu soruların cevapları önümüzdeki günlerde ortaya çıkacaktır.
Ancak şimdi almamız gereken mesaj çok net.
Ulus devlet değilsen başın beladan kurtulmaz ve sadece yem olursun.
Eğer güçlü bir devlet ve onun içinde güçlü bir millet bağı oluşturamamışsan her türlü kargaşaya müsait olan bu yapını birileri kaşır.
Eğer kendi içindeki sıkıntıları çözememiş ve kırılgan bir yapıya sahipsen başkalarının içişlerine karışıp karıştırmayacaksın.
İktidarların en birincil önceliği kendi vatandaşlarının mutluluğu ve refahı olmalıdır.
Komşusu tokken aç yatan bir milletin başkalarına “ileri beslenme teknikleri” konusunda ders vermeye hakkı yoktur.
Devlet adamı uyanık ve akıllı olmalı.
Amatör futbolcular gibi gaza gelip herkese çalım atmaya kalkarsan sırtın yerden kalkmaz. …Aslan bir süre için karşıdaki ormana ziyaret yapacakmış.
Hayvanlara toplanmalarını yerine vekil seçeceğini duyurmuş, bütün hayvanlar toplanmış.
Aslan bir kayanın üzerine çıkmış hayvanlara seslenmiş “ben bir süre ormandan ayrılacağım, bu süre içinde can dostum tilki size krallık yapacak onun emrinden çıkana gelince hesap sorarım” diye kükremiş ve yola koyulmuş.
Ertesi gün tilki ormanda gezerken bakmış bir çakal gidiyor, yanaşmış ve ona bir parmak atmış, çakal hışımla dönmüş bakmış kral vekili tilki sesini çıkaramamış.
Tilki az ilerde de bir kurt görmüş sessizce yaklaşmış bir parmakta kurda atmış kurt hışımla dönmüş bakmış kral vekili tilki sesini çıkaramamış.
Tilki havalı havalı yürümeye devam ederken bakmış bir ayı derin derin uyuyor.
Ona da sessizce yaklaşmış bir parmakta ayıya atmış.
Ayı hırsla geriye dönüp tilkiyi yakalamış.
Boynundan bir tutmuş çevirmiş tilkiyi bir güzel al takke ver külah yaptıktan sonrada fırlatıp atmış.
Tilki canı yanmış şekilde zar zor kalkmış ayağa: “Ulan ayı, az uyusan da şu toplantılara bir kez de olsa katılsan ölür müydün” demiş..