TURİZMDE BETONLAŞMA
9 Mart 2012 tarihli Hürriyet Gazetesinin Avrupa baskısında Berlin Turizm Fuarına katılan Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay’ın;
“Yeşili, maviyi, doğayı, tarihi ve çevreyi koruma gibi çağdaş bir sorumluluğumuz var. Topyekün sürdürülebilir bir turizm anlayışına sahibiz. Hedefimiz günlük kazanmak, 10 yıl turizmi sürdürmek değil aksine 100 yıl sürdürebilir bir anlayışımız var. Daha fazla beton istemiyoruz.„ şeklinde yer alan bir demecini ilgiyle okudum.
Sayın Bakan güzel ifadeler kullanmış ama son cümlesi olan “Daha fazla beton istemiyoruz„ konusu üzerinde biraz durmak istiyorum.
Bilindiği üzere turizmde yapılaşma (oteller, rezidanslar, tatil siteleri vb.gibi) kamu yararı baz alınarak bir kent planlaması dahilinde yapılır.
Ancak, 1990 sonrası uygulamalarında görüleceği üzere özellikle Ege ve Akdeniz’in batı kıyılarındaki turistik kentler plansız ve gereksiz bir şekilde yapılan devasa oteller, moteller ve rezidanslar sayesinde çarpık bir kentleşme modeline dönüşmüştür.
Örnek olarak Alanya’yı ele alalım.
Bu kente tam 40 yıl önce ilk kez geldiğim zaman özellikle doğa güzelliklerine hayran kalmıştım.
Zaman içinde turizm sektörü bu kentte – kent planlaması hiç dikkate alınmadan – geliştiğinde öncelikle doğa güzellikleri “yağma„ edilerek yerlerine gereksiz binalar yapılarak 40 sene önceki o güzelim Alanya’nın beton kente dönüştüğünü üzüntüyle gördüm.
Aynı durumu Mahmutlar için de söyleyebiliriz.
Denize sıfır olan (emlakçılar öyle diyor) yerlerin bile imara açılarak tamamen oteller ve rezidanslar tarafından kamu yararı hiç dikkate alınmadan işgal edildiğini gördük.
Bu durumda olan yerler için insanın aklına ister istemez Sayın Bakanın söylediği “Daha fazla beton istemiyoruz„ cümlesi geliyor.
Mahmutlar’da özellikle 2004 yılından başlamak kaydıyla kent planlaması ve estetiğinden tamamen yoksun, adı Türkçe’den başka her dilden olan ve gereksiz olarak yapılan oteller ve rezidanslar sayesinde “ucube„ bir kent modeline dönüşmüştür.
Sayın Bakana sormak isteriz; sırf turizm ve inşaat sektörü gelişsin diye plansız kentleşme altında ve gereksiz olarak yapılan devasa oteller ve rezidanslar turizme ne kazandırıyor?
Bırakın kazandırmayı dünyanın cennet köşelerinden biri olan Alanya’nın tüm kıyıları “talan„ edilerek o güzelim doğa güzellikleri katlediliyor.
Unutmayalım, öyle ya da böyle sırf para kazanmak için plansız ve gereksiz olarak yapılan devasa oteller ve rezidanslar sayesinde “talan„ edilen doğa güzellikleri bir daha geri gelmez.