TOPLUMUN UYUŞTURULMASI-Ender Karaca
“Uyuşturucu” dendiği zaman öncelikle gençlerin uyuşturucu maddelere karşı nasıl alıştırıldığı aklımıza gelir.
Bu kişilerin uyuşturucu batağına nasıl saplandığını ve bu bataklıktan bir türlü kurtulamadığını ve hatta kendi aralarında kullandıkları ‘’ Altın vuruş ’’ adlı ifade ile hayatlarını nasıl kaybettiklerini öğrendiğimiz zaman içimiz burkulur.
Yaşana bu gibi olaylar toplumda ilerde büyük tehlikeler yarata bilir.
Ama ortada bir de ‘’Toplumsal uyuşturucular’’ var ki bu uyuşturucular o topluma nasıl bulaşır ve o toplumu nasıl uyuşturur?
Daha doğrusu toplumları ‘’Bağımlı kılan’’ algı, dikkat ve bellek bozukluklarına sürükleyen ‘’Onsuz yaşanmaz’’ duygusuna götüren ‘’Toplumsal uyuşturucular’’ var ki bunları bilmemiz gerekir.
Arabesk yaşam tarzı bunlardan biridir.
Bu tarz; ‘’hayatı kaderine bağlayan, başına gelen iyi ve kötü şeyleri kendi iradesinin dışında açıklayan dünya görüşü bu tarzın duygu-düşünce biçimidir.’’
Bu tarzı benimseyenler; Ne geçmişini bilir, ne de geleceğini düşünür, günü gününe yaşar.
Kolay para kazanmanın peşinde olan… Kendi çıkarları olduğu zaman başkalarının hakkı diye bir şey düşünmeyen… Kendini ve yakınlarını ilgilendirmeyen hiç bir konuya dönüp bakmayan… Kişileri bu yaşam tarzına örnek olarak göstere biliriz.
Bunlar lükse, şatafata ve kolay kazandığı parayı gösterişle harcamaya meraklıdırlar
Bu kişilerin arabesk yaşam tarzı gün geçtikçe daha da artarak devam etmektedir.
Bunlar fırsatçı, çıkarcı ve eyyamcı görüşü benimsemişlerdir.
Bu yaşam tarzı bağımlılık yaratır; dikkati dağıtır; üreticiliği, yaratıcılığı ortadan kaldırır
Bunun yanında televizyon programları da o toplumda ‘’sosyal uyuşturucu’’ işlevini de yerine getirebilir.
Televizyonlarda izliyoruz;
-Birbirini hiç tanımayan genç ve yaşlı kişilerin sözüm ona evlenmelerini kapsayan ve saatlerce gösterilen izdivaç programları,
-Gerçek yaşamla hiç ilgisi olmayan ipe sapa gelmez televizyon dizileri,
-Futbol maçlarının bitiminden sonra saatlerce süren eski futbolcuların ve eski hakemlerin futbol yorumları,
-Para kazanmaktan başka hiç bir şey düşünmeyen kişilerin katıldığı sözüm ona yarış programları,
-Belli siyasi görüşü olan ancak halkı bilgilendirmek için halkla hiçbir zaman birlikte olmayan kişilerin oluşturduğu açık oturum programları,
-“Vur patlasın çal oyansın” şeklinde topluma sunulan sözüm ona eğlence programlarını bunlara örnek olarak gösterebiliriz,
İşte bu programlar toplumun yaşam tarzı olan arabeski pekiştiriyor ve o toplumu da bir yönde uyuşturuyor.
Bu yaşam tarzı hakkında Yüce Atatürk’ün bu konuyu bir yönde kapsayan bir demecini de unutmamamız gerekir.
‘’Çalışmadan, yorulmadan ve öğrenmeden rahat yaşamayı alışkanlık haline getirmiş milletler;
Evvela haysiyetlerini sonra hürriyetlerini daha sonrada istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar‘’
Gerçekten çok faydalı bilgiler, çok güzel bir makale olmuş, paylaşım için teşekkürler emeklerinize sağlık.