TASARRUF BİLİNCİ
Para kavramının en yüce değer olarak görüldüğü toplumlarda kişiler bu değere ulaşmak için büyük çaba sarf ettikleri, bu değeri elde ettikten sonra kazancını korumak için kendi çapında her türlü özveriyi gösterdikleri ancak bu özveriyi gösterdikten sonra toplumca benimsenen manevi değerler üzerinde genellikle hiç durmadıkları gibi tasarruf bilinciyle de hareket etmedikleri görülmektedir.
Tasarruf kavramı gelirin tüketilmeyen kısmı olarak tanımlanır. Tüketilmeyen kısmı olan tasarruf yatırma eşit olup yapılan harcamalarda ne kadar tasarruf edilirse bu tasarruflar aynı oranda yatırımlara dönüşür.
Yapılan bu yatırımlar özellikle üretime dönük yatırımlara kaydırılırsa o ülke üretken bir duruma gelir.
Kabaca açıkladığımız ve makroekonomide tasarruf eşittir yatırım dene bu kuramın bizi yönetenler dahil tüm toplum tarafından bilinerek uygulanması gerekir.
1980’li yıllarda ülkemizde uygulanmaya başlanan ve günümüzde adı neoliberal bir ekonomik görüş olan bu düzende, özellikle yabancı finans kuruluşları üretim yerine paradan para kazanma yönünü seçerek bizim gibi ülkelere gelip banka, borsa ve sigorta gibi finans sektörlerine yatırım yaparak paradan para kazandıkları görülmektedir.
Bu durum ülke ekonomisi üzerinde her an olumsuz etkiler bırakabilir. Çünkü yabancı finans kuruluşları faiz getirisinin yüksek olduğu yörelere kayarak ülkelerin geleceğine değil kendi çıkarlarını düşünür.
Bu kuruluşlarca kendi çıkarları için ülkemize transfer ettikleri sıcak para sayesinde bir yönde döviz kurlarını düşük tutulması nedeniyle yurtdışından gelen mallarda (otomobil, cep telefonu, televizyon vb.) büyük artışların olduğu görülmektedir.
Bu koşulları benimseyen toplum ister istemez üretmeden tüketmeye yönelir.
Başka bir ifade ile ne kadar çok tüketirsem o kadar mutlu olurum görüşü o topluma egemen olur.
Tüketim gereksinimini karşılamak kişilerin en doğal hakkıdır. Ancak elde ettiği gelire göre giderini saptamak kişilerin kültürel birikimleri ile orantılıdır.
Ancak ülkemiz uygulana bu sistem uyarınca toplum sürekli tüketime yöneltiliyorsa toplumun bu konuda eğitilerek tasarruf bilincinin yerleşmesini sağlamaktır.
İnsanların sınırsız ihtiyaçlarının karşılanması için ekonomi bilimi ortaya çıkmıştır.
Bu bilim dalını esas alarak ihtiyaçların karşılanması konusunda tasarruf bilincine göre hareket edilmesi öncelikle o toplumdaki ailelerin eğitilmesi ile olasıdır.
Eğitilmiş aileler eğitilmiş toplum yaratır. Eğitilmiş toplumunda tasarruf bilincine göre hareket ettiğini unutmayalım.