SPOR’U GÜNLÜK YAŞANTINIZA KATIN

Sevgili okuyucularım, son yazımda ülkemizde neden kaliteli sporcu yetişmediğine değinmiştim. MEB’lığının üzerine büyük görev düştüğünü ve bunu da üstlenmeleri gerektiğine değinmiştim. Tabi ki ülkemizde sporla ilk kez çoğunlukta okulda karşılaşılıyor. Okullarımızın çoğu da disiplinli olduğundan spora en iyi okullarda başlanabilinir.
Ne yazık ki okullarımızın olanakları çok kısıtlı olmakla birlikte, haftada sadece bir gün beden eğitimi yapılmaktadır. Burada velilerimize büyük görev düşmektedir. Seneler önce ata sporumuz güreşte büyük başarılara imza atarken şimdi çok nadir başarılarla kendimizi avutuyoruz. Son yıllarda devletimiz, atağa kalkarak sporda başarılar için temelleri atmaya başlamıştır, lakin bunun ürünlerini en erken on veya onbeş yıl sonra alabiliriz. Veliler çocuklarınızı spor derneklerine veya spor salonlarına götürün, kaçamak yapmalarına izin vermeyin, sağlıklı yaşam temelini atmalarında olan sorumluluğu üstlenin. Bu sadece çocuklar için değil kendiniz ve de eğiniz için de geçerlidir.
Uzmanlar, sağlıklı yaşam için ömür boyu spor yapılabileceğini ancak bunun bilinçli ve kontrollü olmasının şart olduğunu belirtiyorlar.
İnsanların spor yapmanın insan sağlığı ve günlük yaşamı üzerinde olumlu etkileri olduğunu artık her yerde duyabiliyoruz, spor yapan bir kişinin iş yükünü daha rahat karşılayabileceğini de biliyoruz.
Her insanın yapabileceği sporların sağlığı ve kapasitesine göre değişiklikler gösterebilir; 6 yaşından itibaren herkes, spora başlamadan önce solunum fonksiyonu ve efor testleri ile basit kan tahlilleri yaptırmalı, kalp EKG’sı (kalp grafiği) çektirmelidir.
Sağlıklı bir insanın sporun temposunu ve süresini kademe kademe artırması gerektirmektedir, 20 yıl, 30 yıl hiç egzersiz yapmamış birinin bir anda koşu yapması ya da halı saha maçında oynaması doğru değildir.
Böbrek, diyabet, kalp hastalarının da, gerekli tedavileri yapıldıktan sonra doktorunun önerdiği şekilde ve sürede yürüyüş gibi düşük tempolu egzersize başlayabilirler.
Kalp rahatsızlığı geçirmiş kişilere haftada en az 3-4 gün 30’ar dakika egzersiz yapmaları tavsiyesinde bulunurum, egzersizin düzenli yapılması çok önemli.
Düzenli yapılan egzersizin çok önemli koruyucu etkisi vardır. Kalp hastalarının yürüme, bisiklete binme, koşma gibi egzersizleri doktor veya çok iyi eğitim görmüş antrenör kontrolünde yapmaları gerektiğini vurgulayarak, ağırlık kaldırma gibi sporları önermemekteyim.
SPORU GÜNLÜK YAŞANTINIZA KATIN
Sabah sporuna katılanlara egzersiz sırasında vücudun susuz bırakılmaması gerektiğine dikkat çekerek, egzersizden önce bir bardak, egzersiz sırasında yudum yudum, sonrasında da mutlaka en az bir bardak su içilmesini öneririm.
Eğer bütün bir hafta içi spor yapmayıp hafta sonu yürüyüşlere ya da çeşitli sportif faaliyetlere katılarak kendinizi daha fazla yoruyorsanız, spor yapamıyorsanız, egzersizi günlük yaşamınıza katmaya çalışın. Mesela işyerinize veya evinize çıkarken asansör yerine merdivenleri kullanın. Kısa mesafelerde araç kullanmayın, yürümeyi tercih edin.
Egzersiz sırasında göğsünüzde ağrı veya basınç, nefessiz kalma hissi, aşırı yorgunluk veya halsizlik, baş dönmesi, anormal hızlı veya düzensiz kalp atımı şikayetlerinden herhangi biri ortaya çıkarsa, hemen dinlenin ve ardından doktorunuza danışın.
Avrupa ülkelerinde
Hepinize spor, sağlık, mutluluk ve huzur dolu günler dileklerimle.