OSMANLIDAN CUMHURİYETE DEVRİMLER (2)-Rıfat Kıymaz
Gelelim başlıktaki konuya. Osmanlı Devletinin kuruluşu da bir devrimdir. Osman Bey 47 beyliği öyle ya da böyle bir araya getirip devleti kurdu. Zamanla bu devlet kendisinden önceki devlet ve halk ile öyle bir karıştı ki devlet imparatorluk olup beş kıtaya yayılınca bu karışıklık öyle bir artıp padişahları öyle bir bunalıma soktu ki gel de devrim yapma, reform yapma. Şimdiki idareciler o devirde olsalardı kesin kafayı yerlerdi. Beş kıtayı alan Yeniçeri Ordusunun yenilenip çağdaş batı orduları seviyesine getirilme zorunluluğu Osmanlı devletine onlarca vezir, devlet adamı, birkaç padişah kellesine ve milyonlarca altın zarara soktuğu gibi yıllarca sürüp toplumu huzursuzda etmiştir. Kurulan yeni orduda yıllarca reformlar ile düzeltilmeye çalışılmıştı. Bu devrimin bu kadar uzun, kanlı ve maddi zararlı sürmesinin en önemli nedeni ‘ ÇIKAR ÇEVRELERİNİN ‘ ( devletin içinde ve dışında, halkın içinde)
Bunu devamlı engellemesidir. Tanzimat Fermanı ile devlet idaresi çağın sistemine yaklaştırılmak istendi, Osmanlı Mebusanı kuruldu, daha ufaklardan bir örnek verelim, padişah pantolon giydi, biraz ortalardan örnek verelim, devlet daireleri kuruldu ( kuruldu da çalıştı mı, paşa yeğenleri, zatı muhteremlerin osu, busu, işten bihaber takımının elinde sistem işkence dolabına döndü ) . Ekonomiden habersiz devlet yabancı para babalarının eline düştü, Halifelik, şeriat kurallarının çıkarcı ellere düşmesi ile de, ‘ İSTEMEZÜK, KELLESİNİ VERİN, URUN YENİLİKCİ, DİN DÜŞMANLARINA ) sesleri içinde Osmanlı İmparatorluğu tarih oldu. Ben binlerce cilt tutan bu devletin tarihini böyle bir, iki satıra sığdıramam. Osmanlı Tarihi ve dili üzerine en son ( geçen hafta ) edindiğim bir haber beni hem üzdü hem sevindirdi. Komşumuz Yunanistan’da açılan ‘Osmanlı Tarihi ve Dili ‘ konulu bir kursa talep öyle fazla olmuş ki birkaç sınıf daha açmışlar, ( kurs Yunan halkı için ).
Gelelim Cumhuriyet Devrimlerine. Eskiden ‘İnkılâpları’ denirdi. İstanbul’u aşıp bir türlü Anadolu’ya erişemeyen devrimler Batılı güçlerin yurdumuzu işgali ile önce ‘Kurtuluş Savaşı’nı vermiş, topraklarımız kurtarılıp devlet olarak Cumhuriyet sistemi kurulmuş ve arkasından sosyal devrimlere başlanmıştır. Her yöreden seçilen temsilciler ile Meclis kurulmuş, Meclisin çalışması, Halkın idaresi ANAYASA ile belirlenen kanunlar ile çizilmiş, Yerel idare sistemi ( şehir, kasaba, köy ), vatandaşa her konuda yardım edecek devlet daireleri kurulmuştur. Dil ve Harf devrimi ile Eğitim sistemi yenilenmiş, orduya da yeniden şekil verilmiştir. Topluma şekil veren her konuda bir Bakanlık kurulup Hükümetlerin sistemi sağlıklı bir biçimde yürütmesi sağlanmıştır. Dile kolay bu kadar yeniliği bunca sene geri planda tuttuğun Yurdumun insanına ulaştırmak, onların bu yeniliklerden faydalanmalarını sağlamak o kadar kolay mı?
Devrimlerde hiç değişmeyen sesler vardır, bu sesler devrimlere bitişik gider, İSTEMEZÜK, BUNLAR İLERİCİ, BUNLAR GERİCİ, kelle isteme yerini İSTİFA ET’e bıraktı. Bu ve buna benzer sesler hep var. Bütün devrimler zamanla aşınıp amaçlarından uzaklaşıyor, kayboluyor, yenileniyor. Ne diyelim Allah bizlere Hayırlı Devrimler versin.