OSMANLI’DA İLK MATBAA
Osmanlının bazı yobazları gâvur icadıdır diye ülküye sokmadığı matbaa bize, Avrupa’dan ancak 250 yıl sonra gelmiştir.
Malazgirt de Alp Aslan’ın Bizans’ı 1071 yılında yenmesiyle, Anadolu’ya akınların hızlandığı o muhteşem savaşın akabinde islâm devletleriyle, karşılaşan, Alp Aslan, O yıllarda lâtince alfabeyi ( bu günkü Türk alfabesini ) kabullenebilseydi, ulusumuz, bu günleri belki de, çoktan gerilerde bırakmış olacaktı.
Arap alfabesi, okuma-yazma işlemleri zor oluşu nedeniyle, hatta yalnız 3-5 büyük şehirlerde ilk okul halkımızın okumadaki zorlanması, daha ileriye gidilememesine neden olmuştur. Babam daha 1900 öncesinden 6 yıllık resmi ilkokulu bitirmesine rağmen, ilerideki hayat yaşantısında hiç eski yazılı bir mektup dahi eline geçmediğinden sadece esnafın isimlerini, borç-alacak durumlarını bilirdi.
Arap alfabesinin 10-11 yazı çeşidi olduğundan ve de Arap alfabesinde 8 sesli harfin de olmaması nedeniyle, Arap’ça konuşmalar genelde geniz ve gırtlak yardımı ile anlaşabiliniyordu.
Atatürk, okuma-yazma işini, Cumhuriyeti kurarken, bu günkü alfabeyi kabullenmesi biz Türk Ulusu adına büyük nimettir, lûtuftur. Alfabemizin kabulü, ise 03 Kasım 1928’dir.
Avrupa veya Türkiye’deki üniversitelerde okumak isteyenler. Bilhassa Arap alfabesi ile, eğitim görmüş ve ana dili Arap’ça olanlar önce lâtin harflerini ( bizde olduğu gibi ) ve o ülkenin dilini öğrendikten sonra da diledikleri üniversiteye girebiliyorlar.
T.C
MAHMUTLAR BELEDİYESİ
BAŞKANLIĞINA
D İ L E K Ç E D İ R
07.07.2011 Perşembe günü, Mahmutlar Beldesi Barbaros Cad. üzerinde saat 07:40 civarlarında, Kapadokya sitesi C/BL. D:3 deki evime takriben 100 metre kala iri bir başı, boş sokak köpeği ansızın arkamdan sol bacağımın diz ile ayak ortasındaki etli kalın kısımdan ısırdı ve kaçtı. Kan akmaya başladı. Hemen eve gidip ıslak havlu ve kolonya ile, ısırık yere tampon yaparak kanı durdurabildim. Doktora göstermek için ıslak havlu üzerine biraz da kan almıştım. Kan durdu, fakat ısırık yeri içinden çok acıyordu. S.G.K. emeklisi olup yüksek tansiyon ve ritim bozukluğundan dolayı ilâçla tedavi görüyorum.
-Alanya- Devlet Hastane arası 13-15 kilometre’dir. Köpek ısırmasından hemen sonrası beldenin 112. Acil servisinde, ilgiliden; mesai 14:00’de başlaması ve Ambulans’ının da verilmeyeceğini öğrenince, Devlet Hastane’sine başka bir araçla gittim. Saat 08:00 civarındaydı, acilden ayrıldığımda.
Saat 09:27’de , de Hastane’nin İNTANİYE servisinde Kuduz muayenesi oldum ve kuduz aşısı ve akabinde de, tatanoz aşısı, sağ-sol kol pazılarımdan iğne aldım. Evet 07:40, 09:27 arası 2 saat içinde tatonoz değil, Kuduz zehirlenmesinden ölebilirdik. Kuduz ısırması tedavisinde acele, hızlı bir tedavi gerekir. Belediye güvenlik Görevlisi bayan, Başkanın Alanya’da olduğunu ve akşama kadar da gelmeyeceğini söylediler. Bu arada memur hanım Belediye’nin Veteriner memuru ile beni görüştürdü. Memur bey derli kırık bir ifade ile şöyle dediler:
-“ Bende köpeklerden bıktım. Belediye’den öldürmeyiniz, topladığınız sokak köpeklerini uzak mesafelere götürün ve aralara bırakınız diyorlar. 30-40 kilometre’lerden tekrar 24 saat içinde köpekler Beldeye geliyorlar. Siz ısıran köpeğin eşkalini bize söylerseniz, biz arayıp bulduğumuzda çaresine bakarız” demişti.
Barbaros, Atatürk caddeleri, sahil yolu ve ara sokaklar köpeklerle dolup, taşıyor. Belediye Kanununda bu tür başı boş sahipsiz köpeklerin nasıl yok edileceği yazılıdır. Kuzu’yu, Oğlak’ı kızartıp ızgarasını yapıp yiyoruz da günah olmuyorsa, sahipsiz köpekleri yok etmek mi günah ? Hangi akılı kanunda günah var ?
5 kez aralıklarda Devlet Hastanesine Bu sıcaklarda gidip-gelmek varmış ? Hiç düşünmeyelim. Toplumumuzun eğitimi zayıf, genel kültürü yok denecek kadar az. Teşekkür ederim
Saygılarımla…