ORADAN, BURADAN-Rıfat Kıymaz
Her yıl Ağustos – Eylül gibi orman yangınları başlar sıcaklarda ısınan orman patlamaya hazır bomba gibidir. Küçük bir dikkatsizlik, varsa yaklaşan bir seçim ve buna benzer şeyler olayların tetiği olur. Üç yıl önce yaşadığım köyde evimize 300 metre yaklaşan alevlerin, çevre ev ve seraların mücadelesi için koşturduk durduk. Akşama doğru ortalık biraz yatıştı, ormancıların yanına vardık, yangın nereden çıkmış, neden olmuş konuşuldu, beni esas etkileyen ise bir ormancının anlattığı olaydı; alevlere su sıkıyorlarmış, suyun yetişmediği uzak bir yamaçta bir domuz çığlıklar atıp alevlere bir girip bir çıkıyormuş, son bir kez girmiş ve çıkmamış, yangın o bölümde söndürülmüş, merak edip bakmışlar “ ana domuz yavrularının üstüne kapaklanmış, öylece yanmış yavruları ile” şimdi her orman yangını haberi aldığımda, yanan orman canlılarının acı çığlıklarına karışan bu fedakâr ana domuzun çığlıkları kulağımda uğuldar, kalbim burkulur, gözlerimden yaşlar fışkırır, “domuz deyip geçeriz” değil mi? …
Anadolu’da bir yer, Pazaryerindeyiz, boncuk (köpeğim) kucağımda. Bir bayan yaklaştı ve onu severken ağlamaya başladı. Hırsızlar o evde yokken eve girmişler, köpek havlamaya başlamış üstüne örtüler, yastıklar atıp susturmaya çalışmışlar susturamamışlar, götürüp banyodaki küveti sıcak su ile doldurup köpeği içine atıp haşlamışlar…
Anadolu’da geçen yılda ordaydım önceleri dikkatimi çekmedi ama bir gariplik hissettim, meydanda ki köpeklerin biri başını göğe kaldırıp öyle yumuşak uluyor ki
Hem de böylesi yumuşaklıkla, gündüz vakti. Hani derler ya “ kırk gün düşünsem bulamazdım” diye. Ne zaman uluyordu biliyor musunuz sevgi ve saygı değer okurlarım “ EZAN OKUNDUĞUNDA”. Köyün kahvehanesinde herkese söyledim, hiç kimsenin dikkatini çekmemiş. Bu sene geldiğimde izleyenlerden birkaç kişi ile konuştum, herkes hayretler içinde kalmış. Bir haftadır göremedim hayvanı, sordum, soruşturdum, köpek toplama arabası gelmiş…
YÜCE ALLAH’IM MERHAMETİNE SIĞINIYORUZ, AFFET BİZİ, HER ŞEY SENDEN, BİZ KULLARIMIZ DERS ALSIN DİYE..