NEFRETİNDEN NEFRET EDİYORUM
İnsanoğlu, sıfırdan başlayıp öncesinden nerede biteceğini bilemediği bir dünya yolculuğundan geçiyor.
Aslında şöyle bir durup düşündüğümüzde sevdiğimiz ne çok insan bu yolculuğun bir yerinde bitap düşüp pes etti.
Belki caddelerde, sokaklarda hatta şehirlerde yürüyen insanlar azalmıyor ama hiçbir sima yitirdiklerimizin yerini dolduramıyor.
Tel maşa saat gibi işliyor zaman.
Savaşlar, kazalar, hastalıklar ve ya başka sebepler giriyor çarkların arasına.
Sonrasında ne akrep yelkovanı kovalıyor ne de saniyenin kadrandan akışı görünüyor. Gelmemizin elimizde olmadığı ama yürümemizin ve gitmemizin mecburi olduğu bu yolculuktan mutlu mu, mutsuz mu ayrılıyoruz?
Dünyayı insanlara dar eden, insanları insanlıktan uzaklaştıran tek sebep vardır insan.
Bir kin, bir nefret, bir hoşgörüsüzlük, bir vurdumduymazlık ve doymazlık hâkim ki dünyaya, kendilerinin iyi yaşaması için başka insanları bile bile yok ediliyor insanlar.
Samimiyetsiz, yapay gülümsemeler çıkar hesabıyla ölçülen dostluklar ve içi boş sevgiler getiriyor sonumuzu.
Toprağı yarıp yatağını açan nehirlerin bile iki yakası yeşilken bizler karşı tarafı kurutmak için elimizden geleni yapıyoruz.
İnsanları ötekileştirip hiçte kendilerini bağlamayan içi boş değerlerden dolayı savaştıranların, kavga ettirenlerin ve yok ettirenlerin de insan olması ne kötü değil mi?
Ne çok cephelere bölünmüşüz.
Irk, boy, soy, sülale, ülke, şehir, mahalle, filan inanışın falanca kolu, az inanan, çok inanan, inanmayan.
Hep başkalarını sorguluyoruz.
Biri iyi niyetle uyarsa teşekkür etmek yerine “sen kendine bak” diyerek savunmaya geçiyoruz. Dünya uzayda bir boşlukta değil artık.
İnsanoğlunun nefretinin ucunda çünkü bir manyağın nükleer silahları patlatması yetiyor yok olmaya.
Ne çok nefret biriktirmişiz.
Birbirimizin gözüne baka baka yaşamak zorundayken birbirimizden nefret ediyoruz.
Dirisini sevmediğimizin ölüsüne bile küfreder hatta cehennemini kurup odun taşır hala geldik. Çin malı gibi duygularımız var boyalı, cilalı ama kaliteden uzak.
Dünyanın her yerinde savaşlar var, kardeş kavgaları var.
“Kardeş kavgaları” diyorum çünkü insanoğluyuz.
Diğerlerini ezerek zenginleşip ‘fakir sınıfını’ yaratan insanoğludur.
İlk insandan bugüne gelişerek ama haksızca bölüşerek geldik.
Ben böyle düşünüyorum da sizler bu gidişattan memnun musunuz?
Mesela aynı fikirde olmayabiliriz ama aynı harfleri okuyup birbirimize mesaj verebiliyoruz. Aynı dili konuşuyoruz, dil birliğimiz var da neden anlayış birliğimiz yok?
Niçin sevgi, saygı, adalet, acıma ve koruyup kollama duygumuz yok.
Neden ezeriz birbirimizi?
Ayrışmamıza sebep nedir sizce?
Ben ‘siz’ olmadığım ya da siz ‘ben’ olmadığınız için mi?
Ben bu dünyanın doğasını, insanlarını her şeyini sevdim de bir tek nefretinden nefret ediyorum..
Yolunuz hep mavi olsun.