MAHMUTLAR’DA PLANSIZ VE DENETİMSİZ KENTLEŞME
Yaklaşık 4.5 yıldır Mahmutlar Post Gazetesine yazdığım makalelerde ülkemizin sorunlarını ilgilendiren çeşitli görüşlerle birlikte özellikle bu şirin kentimiz olan Mahmutlar’ın kentleşmede meydana gelen sorunlarını da dile getirmeye çalışıyorum.
Yayınlanan makalelerimde beni yeniden düşünceye sevk eden durumun başında makalelerimi okuyan kişilerin yaptıkları yorumlar gelmektedir.
Çünkü bizim gibi okuyup yazan kişilerin son derece az olduğu toplumlarda yazdığımız bu makalelerin az da olsa bazı kişiler tarafından okunup fikir yürütülmesi bizi bir yönde yüreklendirmektedir.
Bu kişiler arasında Danimarka-Kopenhag’ da yaşayan ve yaz tatillerini ailece Mahmutlar’ da geçiren sevgili arkadaşım Gülhan ÇOMAKÇI gelmektedir.
Sayın Çomakçının açıkladığı üzere örneğin Mahmutlar’a yağan her şiddetli yağmurdan sonra ortalığın perişan bir hale gelmesinin temelinde hep plansız ve denetimsiz bir kentleşmenin yattığını açıklıyordu.
Sayın Çomakçının bu görüşlerine katılmamak elde değil.
Esasında bizler planlı bir kentleşme modelinin nasıl olacağını herhalde bilmiyoruz.
Bilmediğimiz için örneğin; “ucube “ bir şekilde düzenlenen imar planlarına göre yağan her şiddetli yağmurdan sonra Mahmutlar’ın gene sular altında kalabileceğini söyleyebiliriz.
Biz kentleşmeyi alt yapısı ihmal edilerek bilmem kaç katlı oteller ve rezidansların yapılması olarak görüyoruz.
Batılı ülkelerde ise kentleşme; tarihi ve doğal güzelliklerini hep ön plana alarak hazırlanan imar planlarına göre bir model ortaya çıkarırlar ve bu model üzerinden o kenti kurarlar.
İnsan düşünmeden edemiyor.
Acaba bizim yerel yöneticiler “kardeş şehir” olarak gördükleri ve gittikleri bu şehirlerden hiç ilham almıyorlar mı?
Bir kentin tarihi ve doğal güzelliklerini bozmadan nasıl aynen korunduğunu hiç görmüyorlar mı?
Yoksa gezmek için mi gidiyorlar?
Esasında bizim kentleşme konusunda ”kardeş şehirlerden” öğreneceğimiz çok şeyler var.
Sonuç olarak diyebiliriz ki;
Herhalde bizim özelliğimizden biri olan “ben yaptım bu iş oldu” şeklindeki görüşe göre hareket edip doğayı da talan ederek, insan unsurunu hiç dikkate almadan rant koşullarına dayalı plansız ve denetimsiz “ucube” bir kentleşme modelini yaratmaya çalışıyoruz.
“Ben yaptım bu iş oldu” görüşünün değişmesi gerekir kanısındayız.