LAİKLİK VE TERÖR
Şu anda bu satırları Brüksel kentinden yazıyorum.
İnsan bir yönde ülkemizde yaşanan olayları dikkatle izlemeye çalışıyor.
Bu olayın başında yaşadığımız terörle birlikte T.B.M.M Başkanı Sayın İsmail Kahraman’ın yapılan bir toplantıda “yeni anayasada laiklik tarifi olmamalıdır” şeklinde yer alan bir ifadesiydi.
Esasında 1924-1961 ve 1982 Anayasalarımızda yer alan laiklik kavramını hazırlayacakları yeni anayasada yer almayacağını neden açıkladı?
Anlamakta zorluk çekmekteyiz.
Çünkü laiklik olmadan demokrasi de olmaz.
Gelelim terör konusuna.
Geçen Mart ayında teröristlerce katliam yapılan ve 35 kişinin hayatını kaybettiği Brüksel’de hayat bir yönde normale dönmekle birlikte toplumda bir tedirginlik olduğu görülmektedir.
Bu durum son 5 ayda Ankara’da yaşanan onlarca vatandaşımızın katledildiği terör saldırılarını insanın aklına getiriyor.
İnsan bazen düşünmeden edemiyor.
Acaba toplum olarak bizleri dış güçlerin de etkisiyle dipsiz bir kuyuya doğru çekmek mi istiyorlar?
Güneydoğuda yaşanan olaylar sanki bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçiyor.
Son 5 ayda siyasi iktidarın uyguladığı yanlış politikalarla 400 civarında asker ve polisimiz teröristlerce şehit edildi.
Siyasi iktidarın şapkayı önlerine koyup düşünmeleri gerekir.
Acaba bizler nerede hata yaptık?
Esasında yaptıkları hatayı “aldatıldık” şeklinde telafi etmeleri doğru bir yaklaşım olarak görülemez.
Demokrasilerde kuraldır.
Kim hataya neden olmuşsa görevi bırakması gerekir.
Hiç unutmam Mahmutlar Post’ta bir Rus generalinin isyan eden Kürtler hakkında bir asır önce söylediği görüşü dile getirmiştim.
“Kürtleri okşamamak gerekir. Okşandığı takdirde hükümetin zayıf olduğu kanaatini oluşturur. Onlara karşı silahlı kuvvetlerce mücadele edilmesi gerekir”
Bu durumun bizi yönetenlerce bilinmesi gerekir.
Unutmayalım özellikle laiklik ve terör konusunda siyasi iktidarın tarihten ders alarak bizi yönetmeleri gerekir görüşündeyiz.