KUTSAL DİNİN SİYASALLAŞTIRILMASI

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Her zaman su tezi ileri sürerim. Hepimizin bildiği gibi toplumumuzun ecdadı din-tarım imparatorluğu olan Osman Devletinin yıkılan külleri arasından, kendi benliğini bulmak kaydıyla Yüce Atatürk’ün önderliğinde ortaya çıkan ve İslam Ülkeleri arasında demokratik ve laik bir düzeni benimsemiş, tek Müslüman ülke olduğunu çeşitli yazılarla bu gazetede açıklamıştım.
Ancak, bu düzenin bizim toplumumuz tarafından benimsenmesi sürecinin henüz başındayız.
Nasıl bir burjuva sınıfı o toplumda 50-60 yılda oluşmuyorsa, demokratik ve laik bir düzenin tüm kuralları ile o toplumda benimsenmesi öyle 50-60 yıllık bir zaman içinde oluşmadığını da bilmeniz gerekir.
Nedenlerine gelince, önce ülkemiz ileri batı ülkelerinin aksine emperyal bir düzene karşı çıkarak Yüce Atatürk’ün “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” temel felsefesini baz alarak, 92 yıl önce Cumhuriyet ile yönetilen bir devlet olarak kurulmuştu.
Yüce Atatürk’ün önderliğinde o zaman ki koşullara göre kurulan bu devleti yönetmek kolay değildi.
Gerek içten gerekse dıştan gelen bu tehlikeler karşısında -ki halen bu tehlikeler devam etmektedir.- bu ulus bu tehlikelere karşı hiçbir zaman ödün vermeden yoluna devam etti.
Ancak, çok partili yaşama geçtiğimiz 1946 yılından özellikle 1950 yılından başlamak kaydıyla ülke yönetimine soyunan siyasetçiler 65 yıllık bir zaman dilimi biçiminde gerek seçim sırasında gerekse seçildikten sonra toplumu akıl ve bilimi baz alarak yönetecekleri yerde toplumun yumuşak karnı olan kutsal din unsurunu hep ön planda tutarak kendi çıkarlarına uygun bir şekilde seçim malzemesi olarak kullandıkları görülmektedir.
Bu durum siyasetçilerin kendi çıkarları açısından iyi olur ama toplumun bilinçlenmesi açısından iyi olmayacağını da söyleyebiliriz.
Neden siyasetçiler din ögesini ön planda tutuyorlar?
Çünkü, ecdadımız olan Osmanlılar zamanında bu toplumu bir ümmet, vatandaşları da bir kul olarak gördükleri için toplumun bilinçlenmesini hiçbir zaman istememişler ve devlet yönetimini de hep din ekseni üzerine oturtmuşlar ve bu durum 600 yıl böyle devam etmiştir.
İşte bunu çok iyi bilen siyasetçiler, toplumu kutsal din ögesini ön plana alarak kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalışmışlardır.
1 Kasım 2015 tarihinde yapılacak genel seçimlerde seçimlere katılacak adayların çoğunluğu yine kutsal din unsurunu ön plana alarak, kendi çıkarları için özellikle nüfus yoğunluğu fazla olan ancak gelir düzeyi düşük olan yörelerden de oy isteyeceklerdir.
Ancak bu toplumun bu koşulla devam ettiği sürece bilinçlenmesi için uzun bir zamana ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu zaman zarfında güçlü bir ekonominin kendi öz kaynaklarına dayalı olarak oluşturulması gerekir.
Unutulmaması gereken bir konuda güçlü bir ekonomi karşısında siyasetçiler, kutsal din ögesini kendi çıkarları için hiçbir zaman kullanamazlar.
Öte yandan geçen hafta yaşanan ve PKK Terör Örgütü tarafından Iğdır, Dağlıca, Tunceli ve Mardin’de kahpece şehit edilen 31 asker ve polisimize Allah’tan rahmet diler, kalan ailelere de baş sağlığı dileriz.
Ülkemiz özellikle son genel seçimden sonra gün geçtikçe artan terör olaylarına sahne olmaktadır.
Bu durum tehlikeli bir gidişin işaretidir.
Bunun önlenmesi için vakit kaybetmeden TBMM’sinin olağan üstü toplanarak bu konuda radikal önlemleri almaları gerekir.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!