KUMRULARI İZLEDİM
Ne güzel şarkıdır “Kumruları dinledim susuverdiler” birde Emel Sayın’ın sesinden olunca. Romantik ve duygusal bir milletiz vesselam.
Kargalar hariç bütün kuşlara şarkılar yazmış, türküler yakmışız.
Bende çok severim kumruları.
Her sabah gelip balkona konarlar ve başlarlar ötmeye.
Amaçları benimle birlikte kahvaltı yapmak, alıştırdım çünkü.
Gri renkte bir çift kumru her sabah, hep aynı saatte gelirler, çift dedimse özel hayatlarına evli ya da sevgili, ben karışmam.
Erkek olanı daha iri yapılı, balkondaki masanın üzerine biraz bulgur koyarım ve başlarım onları izlemeye.
Bu böyle uzun süre devam etti.
Bir süre sonra açık kahve renkli bir çift kumru daha gelmeye başladı.
İlk çiftle aynı zamanlarda gelip balkona konuyor ve başlıyorlar düete.
Ben yine yemlerini getirip masaya serpiyorum.
Gri renkli olanlar, sonradan gelenlerin bir tane bile almasına izin vermiyor
(sahiplenme)
Müdahale etmeye çalışınca hepsi ürküp kaçıyorlar.
Çözüm olarak balkonun iki uzak noktasına serptim yemleri.
Bu defa gri renkli olanlardan biri oraya gitti diğeri bu tarafta kaldı ve sonradan gelenler bir tanecik bile yiyemediler.
(mücadele)
Sonra düşündüm ve anladım ki “Kimse kendine ait olanı ya da sahiplendiği bir şeyi bir başkasıyla paylaşmıyor, güçlü olan kazanıyor”
Ülkelerde öyledir.
Sonsuz düşmanlık ve ya sonsuz dostluk yoktur, iç ve dış dinamiklere karşı her zaman dikkatli olmak gerekiyor.
Gerek coğrafi açıdan, gerekse stratejik açıdan en önemli bölge bizim ama bizden önce de başkalarınındı.
Hattiler gelmiş Hititler gelmiş.
Frigler gelmiş, İyonlar gelmiş.
Lidyalılar parayı bulmuşlar ama gitmişler.
Urartular yenilmemenin yolunu bulamamışlar.
Sümerler dünyanın en eski medeniyetidir ama kaybetmiştir.
Akadlar gelivermiş.
Babiller, Asurlular teslim olmuş.
Persler, Romalılar, İskender İmparatorluğu kaybetmiş.
Bizanslılar ve sonra “Dörtnala gelip Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim” demiş yurt edinmişiz.
Dünyanın her ülkesi için, dünyada ki ülke sayısı kadar dış güç vardır.
Dış güçlere kaybetmemenin yolları bellidir; Dünya gerçeklerinden uzaklaşmayacaksın, Bilim teknoloji alanında ilerleyeceksin, Eğitimin bilim üzerine olacak, Ordunu kimsenin emanetine vermeyeceksin.
Mümkün olan her şeyi kendin üreteceksin ve satacaksın.
Başka devletlerin yapısıyla oynamayacaksın.
Etnik ve din farklılıklarıyla siyaset yapmayacaksın.
Bunu başardığında dış güçler olsa ne olur, olmasa ne olur değil mi?
Başaramadığında ise “Dış güçler var” diye şikâyet etmeyeceksin.
Çünkü o medeniyetlerin tamamı, yönetenlerin beceriksizliğinden dolayı battı.
Benim, senin ne suçu var değil mi?