HEYKELİ DİKİLECEK ADAM
23 yaşında memur olup Ürgüp’te bir kütüphaneye atandı. Görevine başladı ama ilerleyen günlerde gördü ki, kütüphaneye hiç gelen giden yok.
Düşünüp karar verdi “Eğer insanlar bana gelmiyorsa ben insanların ayağına giderim” dedi.
Bir eşek alarak kafasında ki projenin ilk adımını attı.
2 tane sandık yaptırdı ve kitapları eşeğe yükleyip yola çıktı..
Artık köy köy dolaşıyor, özellikle çocuklara kitaplar dağıtıyordu.
Onun gelişini sabırsızlıkla bekleyen çocuklar her gelişinde alkışlarla karşılıyor, verdiği kitapları bayram şekeri sevinciyle alarak evlerine koşuyorlardı.
Bölgede ki köylerde “Eşekli Kütüphaneci” olarak nam salmaya başlamıştı.
Bir köy, iki köy derken hizmet alanı 36 köye kadar genişlemişti, namını duyup merak edenler artık kütüphaneye de gelmeye başlamışlardı.
Dikkatini çeken şey ise, kadınların kitap okumuyor olmasıydı.
Onunda yolunu buldu, Singer firmasını arayıp durumu anlattı, dikiş makineleri istedi. Firma, sponsor olmayı kabul edip makineleri gönderdi. Salı günlerini dikiş günü olarak belirledi, elinde kumaşıyla sıra bekleyenler bu arada kitap okumaya başladı.
Okuma yazması olmayanlara ise ücretsiz okuma yazma öğretiyordu.
İlerleyen zamanlarda bölgede halıcılık ve dokumacılık kursları verdi, birçok insanı meslek ve gelir sahibi yaptı.
1963 yılında Amerika’da uluslararası bir yarışma düzenlenmişti.
Devlet Planlama Teşkilatı bizim Ürgüp’lü memurun projesini bu yarışmaya gönderdi. Dünyadan 77 projenin yarıştığı bu etkinlikte Ürgüp’lü memur birinci oldu.
Dünya Barış Gönüllüleri İnsanlığa Hizmet Ödülü’nü ABD Devlet Başkanı John Kennedy’nin elinden aldı.
O gün Ürgüp’lü bir memuru ödüllendiren Kennedy ertesi gün öldürüldü.
Devletin en alt kademede görev yapan bir memuru dünya klasmanında adından söz ettirmişti. Amerikalılar eşekle yorulmasın diye bir cip hediye ettiler.
Bir memurun bu kadar başarılı olması üzerine klasik davranışlarımız nüksetti.
Yani (Türkiye’de hiçbir başarı cezasız kalmaz) Valilik ‘Kendi görev alanının dışına çıktığı ve ödenekleri şahsi çıkarları için kullandığı gerekçesiyle’ soruşturma açtı.
Müfettiş bu sayede büyük bir başarıyı cezalandırma fırsatına kavuştu…
Büyük baskılara dayanamayan kahramanımız 50 yaşında emekli oldu.
Yıllar sonra o müfettişe, İstanbul’da Fatih Millet Kütüphane’sinde rastladı ve sordu “Büyüklerin kesin emri ve baskısı sonucu böyle bir rapor yazdığını” itiraf etti müfettiş. Ürgüp’ün dağına taşına eşek sırtında kitap taşıyarak aydınlanma sürecine nefes olan kahramanımız Mustafa Güzelgöz 2005 yılında öldü.
Kapadokya’lılar Mustafa Güzelgöz için çok üzülmüşlerdi, Aralarında toplanıp Ürgüp’e Mustafa Güzelgöz ve eşeğinin heykelini diktiler.
Bu olay, son yıllarda heykeller üzerinden yapılan cahilce konuşmalara cevap olur mu bilemem ama, birinin heykeli dikiliyorsa suç o heykeli dikende veya heykeli dikilen de değil, suç onun kim olduğunu bilmeyen ‘Kıt’ beyinlerde.