HER ŞEYE RAĞMEN YAŞAMAK

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Onunla ilk olarak milli maç izlemek için gittiğim bir kahvenin bahçesinde karşılaştım.
İlk bakışta elli bilemedin altmışında gösteriyordu.
Suratının hemen her yerinde toplu iğne başı gibi çukurlar vardı.
Enteresan bir adamdı. Çünkü ilk gördüğümden itibaren hep gülümsüyor olması dikkatimi çekmişti.
Derken maç başladı ve bende oradaki herkes gibi izlemeye ve milli takımımızın galip gelmesi için içimden dualar etmeye başladım.
Maça çok kötü başlamıştık.
İlk çeyrekte hiç olmayacak bir pozisyonda top bizim kaleye gol olunca önümdeki sandalyenin ayağına bir tekme savurdum. Etrafıma baktığımda herkesin tepkili ve aslında birazcıkta umutsuz olduğunu gördüm.
Sadece onun hareketlerinde bir değişiklik yoktu.. Biz gol yemiştik ama adam gülüyordu. İçimden çok kızmış hatta yediğimiz golün tüm hıncını bu adamdan almak istemiştim ki, bir gol daha yedik.
Derken devre 2.0 bizim aleyhimize bitti.
Sinirimi yenmek için bir sigara yaktım.
Adam bana dönüp,”Sakin ol” dedi.
Ve yine gülüyordu.
“Sakin mi olayım?”
“Hiç olmayacak aptalca pozisyonlardan iki gol yiyeceğiz ve ben sakin olacağım öyle mi?”
“Evet, öyle sakin ol ve sonuçlanmamış bir olayla ilgili peşin hükümlü olma” dedi.
Sustum…
Takımımız ikinci devreye müthiş bir baskıya başladı. Bir, iki derken son dakikada bir üçüncü golü de atıp galip geldiler.
Hemen o adamın yüzüne baktım.
“Sakin olmanı söylemiştim değil mi?” dedi.
“Evet, ama nereden bildin kazanacağımızı?”.
“Ben kazanacağız demedim ki, sadece sakin ol dedim”.
“İsminiz nedir?”
“Ali, çukur Ali”.
“Neden çukur Ali?”
“Çocukken geçirdiğim çiçek hastalığından dolayı. Çiçekleri kopardık ama yerleri çukur kaldı. Mahallede herkesin bir lakabı vardı. Bana da “çukur Ali” dediler adımız çukur Ali kaldı”.
“Bir şey dikkatimi çekti. Senin hiç derdin tasan, gamın kederin olmaz mı? Hayatı hep lay lay lom mu yaşarsın?”.
“Yok olmaz. Ne derdim olur ne de tasam”.
“Demek ki hayatın boyunca hiç acı çekmedin yani tuzu kurulardansın”
“Bir bakıma öyle de denebilir”
Çukur Ali’ye ne sorsam gülüyordu. Onun bu umursamazlığı beni delirtmişti.
“Her insanın bir duygu dünyası olur. Hayatta hiçbir zaman her istediğimiz olmaz” derdi felsefe hocamız. İçimden,”hocam bu tezin çürüdü diye geçirdim”.
“Bak” dedi.
“Şu an tam yetmiş yaşımdayım”.
Yine şaşırmıştım. Karşımdaki insan elli bilemedin en fazla altmış gösteriyordu.
“Nasıl genç kaldın” dedim.
“Şimdi en başa dönelim eğer sabırlıysan”
“Dinliyorum”.
“Annemi hiç görmedim Erzincan depreminde kaybetmiş hayatını. Sonra babam beni alıp İstanbul’a göçmüş. Bir fabrikada iş bulmuş. Yedi yaşımdayken babamı da kaybettim. Çalıştığı akü fabrikasında kurşun zehirlenmesi teşhisiyle kaldırmışlar hastaneye ama kurtaramamışlar.
Birkaç gün komşular gelip gitti. “Kefen kurur, ölü evi unutulur” derler ya ben kaldım ortada. Mahallemizin babacan bir bekçisi vardı. Çaresizlik içinde gidip çaldım kapılarını. Beni o akşam evinde ağırlayıp ertesi gün bir yetimhaneye yerleştirdi. Sıcacık yemeğim ve yatağım olmuştu. Çok mutluydum.
Ben okula başladım. Bayramlarda, en çok bayramlarda özlerdim babamı ve annemi. Ama olsun. Her bayram sabahı insanlar çeşitli hediyelerle gelip bizleri ziyaret ederlerdi. Hatta ben resimlerinden tanıdığım anneme ve babama benzeyenleri seçip içimden “Annem, babam” diye sarılıyor mutlu oluyordum.
Yıllar yılları kovaladı. İnsan servi misali çabuk büyüyor. Liseyi bitirip tekstil işi yapan bir atölyede işe başladım. Amacım mesleğin inceliklerini öğrenmekti. Bir miktarda sermaye yaptım mı iş tamamdı. Askerliğim gelene dek çalıştım. Hatta askere gidip geldikten sonrada aynı işime devam ettim. Patronum beni çok severdi. Bir gün onunla düşüncelerimi paylaştım yardımcı olacağını söyledi. Ben kendi işimi kurdum. İlk başlarda çok sıkıntılar yaşadım ama yinede mutluydum. Artık para ve itibar kazanmaya başlamıştım. Kendi evimi aldım. Birini çok sevip evlendim. Dünyanın en mutlu insanıydım. Annemin ismini verdiğimiz kızımızda dünyaya gelince yedi yaşımda yitirdiğim aile özlemim sona ermişti. Bazı akşamlar eşim minik kızım ve ben doyumsuz boğaz manzarasında yemekler yer sohbetler ederdik. Yine böyle bir akşam yemeğinden dönüyorduk. Hatırladığım tek şey üzerimize doğru gelen bir karaltıydı. Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Önce karımı sonra kızımı sorduğum doktorun hiç konuşmadan başını yere doğru eğmesinden anlamıştım ikinci sınavımdan da kırık not aldığımı.
Kendimi toparlamam uzun bir zaman aldı. İşlerime kaldığım yerden devam ettim.
Hayat ve ben yaşam denilen arenada bir birimize çalım atıp duruyorduk. Yediğim her golden sonra önce beraberliği yakalamam gerektiğinin farkındaydım. Aradan yıllar geçti. Bir avuç külde karımın ve çocuğumun anısına serptim. Bu arada işlerimi büyütüp yeni makineler aldım. Yanımda onlarca insan çalışıyordu. Sen birine ekmek kapısı olmanın verdiği mutluluğu hiç yaşadın mı?.
Hafta sonu yürüyüşlerimden biriydi. Aniden başım döndü. Halim takatim kesildi ve yere çöktüm. Zar zor bir taksiye atladım ve hastaneye götürmesini istedim ama bayılmışım. Gözlerimi açtığımda her şeyi pul pul görüyordum. Doktor geldi ve “bir süre burada kalacaksın” dedi.
Tetkikler araştırmalar derken o müthiş haberi aldım. “Öncelikle moralini yüksek tutacaksın. Hiçbir şeyi kafana takmayacaksın. Biliyorsun artık tıp ilerledi”.
Bende şafak attı. Önceden her türlü kötü olaya antrenmanlı olduğum için hiç koymadı bana. Mücadeleye başladım. İçimde, kendi bedenimde büyüttüğüm bir illetin bana kafa tutuyor olması çok canımı sıkmıştı. Eğer söz konusu benim bedenimse, kuralları da ben koyardım. Kendi koyduğum kurallarla yendim onu. Bu mücadele kolay olmadı.
Bedelini iflas ederek ödedim.
Biliyor musun? İnsan ‘Kaderin’ önüne geçemiyor ama ‘kederin’ önüne geçebiliyor.
Eğer sana biri bir oyun oynuyorsa, sana hep çelme takıyorsa pes etmeyeceksin. Hatta her seferinde ona bakıp daha güçlü bir ifadeyle güleceksin. Dertleriyle ve sorunlarıyla dalga geçen insandır hayatın yenemediği. Seni ağlatmak çabasıyla yola çıkanlara vereceğin en büyük ders ‘gülerek’ onların başarısızlığını tescillemek olmalı.
Çünkü Pes ettiğin gün zaten ağlayacaksın…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Mahmutlar Haber, En Güncel Haberler, Son Dakika - MahmutlarPost ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!