GÜNEŞİNİ VERME
Uzak şehirlerde deniz yüreğin küçülmesin.
Bitmesin suların ve yağmurların.
Bayat duyguları konuk etme gönlüne.
Yalancı güneşe yaktırma içini.
Ve kimseye verme güneşini.
Umutsuz kalma hep umut’ta kal ki, Umuda kurulu olsun saatlerin.
Yaşam akışının hükmünü kimselere verme.
Ve kimsenin dikenli ellerini yüreğine değdirme.
Gülen bakışlarını kimseye söndürtme.
Benliğinin akıntılarını bile koru.
Kirli bir dereye bırakma.
Kalabalıklar arasında bile yalnız olandan kork.
Masum bir çocuk bakışında en hüzünlü nokta olma.
Işıl ışıl ve hep dünya gözlü bak.
Öyle sessiz sessiz oturma, avaz bağır yaşama.
Bunca sıkıntılara göğüs gererken ana avrat söv, yoluna hendekler kazana.
Hep hayallerde olma, yaşam bile ne hayal ne gerçek.
Bir serçe kuşunu tutar gibi sev sevildiğini.
Kaçamayacak kadar sıkı, esir etmeyecek kadar yumuşak.
Kendini kırık bir oyuncak gibi ortalığa atma.
Ya da kırılsan bile dimdik dur, zayıflığından beslenir ağacın tırtılı.
Mesela bütün güzellikler sende açsın, verimli toprak ol.
Gül ol bugün, yarın narin bir gelincik ve geven dikeni.
Yeşillere bürün ve tüm ağaçlardan yüce, tüm dağlardan ulu ol.
Yaban gülleri gibi aç, kelebek bakışlarını martılar da görsün.
Bırak denizkızlarının sevdalanması gibi kalsın düşün.
Hiç gelmeyeceklerin hasretini çekme.
Çekip gidenlere hesap yükleme.
Vurgun yemiş tarlanın hasadı olmaz.
Şiirlen mısra mısra.
Örselenmiş yüreğinin acısını örter.
Çiçeklen, solmuşluğunun hüznünü örter.
Unutma ki hayat bölümsüz değildir.
Bölünecek ki bütünlenebilmeli.
Yoksa ne değeri olurdu yitirmeden bulmanın.
Ne değeri olurdu kıpkızıl açmanın, yüreğinde ki gül ölmeden.
Ve nasıl varırdın tadına aşkın önce kendine vurulmadan.
Deniz yüreğin küçülmesin.
Bitmesin suların, yağmurların, ırmakların.
Yalancı güneşler ısıtmasın ruhunu..
Kimseye çocukluğunu verme.
Güneşini, ışığını verme.
Verme….