DEMİRTAŞ MAHALLESİ YATIRIM BEKLİYOR
2014 yılıyla beldeden mahalleye dönüştürülen Demirtaş’ta vatandaşlar, yeterli yatırım alamamaktan şikayetçi.
Alanya’nın Avsallar,Kestel, Mahmutlar ve Kargıcak Mahalleleri yabancı oturuma kapatılınca, yatırımcıların yeni gözdesi batıda, Demirtaş doğuda ise Payallar Mahalleleri oldu.
Bu iki mahalle arasındaki yapılaşma yarışında Demirtaş bir adım önde ancak, bu mahallede maalesef hiçbir altyapı yok.
5000 konutun bir, iki yıl içinde oturuma açılacağını belirten sektör temsilcileri, su ve kanalizasyon sisteminin olmayışının ellerini kollarını bağladığını dile getiriyorlar.
Hali hazırdaki konutlar için Hititler’den kalma fosseptik çukuru yöntemiyle sorunu çözmeye çalıştıklarını ancak büyük sorunların yaşanmaması için Büyükşehir Belediyesinin biran evvel Demirtaş’ta arıtma ve kanalizasyon projesini hayata geçirmeleri gerektiğinin söylüyorlar.
Antalya Büyükşehir Belediyesinin bu alanda bir projesi var mı diye bir yetkiliyi aradım ve bana şunları söyledi ”
Demirtaş Mahallesi için Atıksu arıtma tesisi ve altyapısı ile ilgili olarak projemiz hazır, çok yakın zamanda bu projeye ilk kazmayı vuracağız”
Değerli yetkilinin bu açıklamasını buraya bir müjde olarak bırakıp, takipçisi olacağız.
Bir diğer konuda bölgemizdeki pazar fiyatları.
Anadolu’ya, buradan giden sebze ve meyve fiyatları onca taşıma bedeline rağmen aynı fiyat etiketlerini taşıyor.
Çok fahiş taşıma bedellerine rağmen Alanya’da neden bu kadar pahalı?
Serbest piyasa düzenine sığınan birçok esnaf kafasına göre fiyat belirliyor.
Yeri Belediyeye ait portakal büfeler de çay 5 lira, aynı şartları taşıyan başka bir büfede1 bardak çay 7 lira.
Kahvehanelerde 3 lira olan çay yine bazı kafelerde 14 liraya kadar çıkıyor.
1 küçük suyu 3 liraya da satan var, 10 liraya da.
Sorulduğunda kiralar pahalı deniyor ama 3 liraya satan da aynı kirayı ödüyor.
Özellikle Mahmutlar’da yabancı nüfus yerli nüfusun iki katına çıkınca bazı esnafların tercihi değişti.
Bu göç tersine döndüğünde kendi insanınızı ararsınız beyler.
Cenazenize, düğününüze yurdum insanı gelsin ama işyerine gelmesin, bu olmaz!
Tamam her şeye zam geliyor ama 1 yaşındaki çocuğun tıraşından 150 lira almak hangi ekonomik koşulun zorlamasıdır?
Zincir marketlerde 10 lira olan avokado pazarda nasıl 15 lira oluyor? Bu biraz da bizim aç gözlülüğümüzden değil mi?
Nasılsa yabancılar alıyor, siz almazsanız almayın mesajı mı?
Ahı gitmiş vahı kalmış evlere 20 bin lira kira isteyenler, ne oldu?
Hele evini bin yurodan savaş mağduru insanlara veren cenaze levazımatçıları, nasıl gidiyor dava, çıkarabilecek misin kiracıyı? Alamıyor musun yur’oşları?
Ne oldu, garibin fendi seni yendi değil mi?
İktidar çok kötü ama sen sanki çok iyisin, sel önünden kütük çekip bedavadan kış geçireceksin, herkes saf bir tek sen uyanıksın.
Ama sorsak alemin en doğrusu sensin.
(Bir sözde her şeye rağmen vicdanıyla hareket eden güzel yürekli insanlara, “evet, hayat pahalı ama ben bu kadar kira isteyemem haram” diyen buram buram kalite kokan insanlarımıza, evinde oturan öğrencilere, kıt kanaat imkanlarına rağmen “anne çorbası için kuzularım” diyerek her sabah sıcak çorba götüren bacıya, iyi ki varsınız)