DEĞERİNİ BİLMEK…-Hasan İlhan
“O Alanya’nın toprağına nur yağsın” dedi…
İrkildim…
Bayramın üçüncü günüydü…
Yaklaşık Otuz yıl öncesinden iş arkadaşı ve dostu olan Mehmet Amca ve eşini ziyaret etme amacıyla gelen çok sevdiğim Hasan amcam ve en büyük oğlu Oktay Abim, Manavgat’a ziyaretime geldi.
Bayram münasebetiyle işyerlerinin kapalı olduğunu gördükten sonra hiç tanımadığım ve tanımak için sabırsızlandığım Mehmet amca’nın evini bulmak biraz güç olmuştu.
Neyse ki çok umutsuz olmadan amcamın değişen ve gelişen şehre rağmen evin yerini azda olsa hatırlaması işimizi daha da kolaylaştırmıştı.
Manavgat’ın “Şahin Tepesi” diye adlandırılan yerdeki evinde bulduğumuz Mehmet amca’nın evinde ilk karşılaştığımız kişi, evin hizmetlerine yardımcı olan kadın tarafından geniş ve ferah odaya buyur edilerek yönlendirildik.
Malum, bayram ziyaretinden dolayı bizden önce gelen iki kişi ve kapı girişinin sağ tarafında oturan kadını gördüm…
Bunun yanında Mehmet amca’yı arayan gözlerim, hemen odanın karşısında boş hasta yatağı duruyordu…
İlk defa girdiğim evin kadını olduğunu hissettiğim ve göz göze geldiğim kadının ellerini öperken,
—Bunlarda kim? Dercesine düşüncelerini amcama bakarak çözmüştü…
—Alanya”, dedi sadece…
Kimine göre gurbet sayılmayan, Manavgat’ta yaşayan birisi olarak bu seslenişi, benim içimde de aynı heyecanı yaşatmıştı…
Aynı hislerin ortağı olduğum Oktay abimle beraber;
-“Evet”, dedik.
Adını sonradan öğrendiğim Arzu Teyze’nin asil, bir o kadar da heybetli ve hükmeden duruşu doğrusu hepimizi etkilemişti.
Bize bir taraftan yer gösterirken bir taraftan da;
“O Alanya’nın bütün toprağına nur yağsın” diyerek ağlamaya ve heyecanlanmaya, bir taraftan da bizleri gördüğü sevinç duyguları anlatılmazdı…
Mehmet Amcamızı sorduk. Üç ya da dört yıl önce geçirdiği felç rahatsızlığı geçirmiş, yer yer hafıza kaybı yaşaması da cabası olmuş…
Bu da yetmezmiş gibi o yıllara yakın Arzu Teyzenin de kalp sorunu nedeniyle stend ve pille yaşamaya çalışması kendisinin de söylediği gibi, “Karı koca altmışından sonra birbirine lazım” sözünü kanıtlamaya çalışır mücadelesi içerisindeydi…
Bunları anlatırken de ikindi namazını kılıp gelen Mehmet amca ve eşi Arzu Teyze’nin hayatta yaşadıkları ve anlatabilecekleri çok şey olabileceğini düşündüm. O kadar dost ve arkadaşlıklar edinmişler ki, yıllar sonra benim bile farklı olarak tanışma fırsatı bulmam benim adıma ne mutlu bana ki, her şeye değerdi.
Arzu Teyze’nin Alanya’da yaşadıklarını ve Alanya’yı ne kadar çok sevdiğini, özlediğini, “Keşke zamanında oradaki evimizi satmak zorunda kalmasam ve orada yaşasaydık”, deyişini duymanızı isterdim.
Uzun uzun hafta sonları yaşadıkları Alanya hatıralarını anlattı…
Ne kadar da güzel bir şey söylüyordu aslında…
Yaşadıklarımızla yaşadığımız yerlerin değerini bilmek lazım…
Hep sırtımızı birbirimize neden dönüyorsak?
Yaşadığımızı, yaşadıklarımızın farkına varabilmek…
Her ikisine de uzun ömürler, Allah’tan sıhhat bulmalarını temenni ediyorum.
Sağlıcakla Kalın…