CEP TELEFONU HOYRATLIĞI
Yine etrafımda kümeleşecekler ama “Gerçekler hiçbir zaman şüphelerden kötü olamaz.” Diyerek, o gerçeği söylemek zorundayım.
O da şu; kullanmasını bilmeyene, özellikle öğrencilere cep telefonu kullanma yasağı getirilmeli.
2006 da ilk kitabım çıktığında “Bilişime sektörüne karşı” diye aleyhimde bir propaganda başlatılmıştı. Bunun üzerine Trabzon Devlet Tiyatrosu Fuaye salonunda yapacağım ilk imza günüm için, belli çevrelere, davetiye olarak kitabımın CD’sini dağıtmıştım. Böylece, aleyhimdeki “aleyhtarlık” kampanyasını kırmıştım.
Şimdi de cep telefonuna taktım abi!
Türkiye’nin her tarafı Dünya’ya meydan okuyacak güzelliktedir.
Ama ben Ankara’da yaşıyorum. Ankara’nın diğer bütün illerden bir farkı var ki, o da Türkiye’nin Başkenti oluşudur.
Oturduğum yerden Kızılay’a gidebilmem için ya özel arabayla, yahut rink hattı kullanarak metro ile gitmem gerekmektedir.
Ben bu araçları kullanırken kimse görmesin de elimdeki kitabımı okumama engel olmasın diye gayret ederken, bu gençler, özellikle de öğrencilerin en büyük “vakit geçirme” aracı olarak cep telefonu kullanmalarından dolayı, onlar adına ne kadar üzüntü duyduğumu anlatamam.
Metro’da cep telefonları çalışmıyor. Ama telefondaki oyunlar yine bu tür insanlarımızı meşgul etmeye yetiyor belli ki.
Bu yolculuğumda her ay birkaç kitap okuyabiliyorum. Yani toplu taşım araçlarında bağırarak konuşmayan magandalar olmasa.
Dün hazırlıksızdım. Elimdeki kitap bitince, toplantıdan çıkar çıkmaz metroya bindim.
Utandım,
Kızdım,
Öfkelendim ve eve gelinceye kadar sinirden patlayacakmışım gibi geldi bana, anlamakta sorunum vardı. Bana mı denk geldi ama, bir kompartımanın yüzde doksanı trende telefonla mı oynar?
Rink hattına binecek durağa geldim. Otobüsün geleceği güzergâha bakarken, benden sonra sırada olanların tamamı mı telefonla ya oynar, yahut konuşur?
Şok geçirmek üzereydim. Otobüs geldi. Bindik birer birer.
Otobüs hareket etti.
Aynı telefonlar yine elde.
Aylardır ilk kez okuduğum kitap bitti de ondan mı bu durum bu kadar gözüme battı bilmem ama.
Emin olun bir daha okuyacağım kitabı yol durumuna göre ayarlayacağım.
Bir daha bu manzaraya katlanamam.
63 yaşıma geldim. Günde en az 10 saat ya yazıyor, yahut okurken, bu yavrular nasıl oluyor da bunca zamanı, bunca tabirimi bağışlayın ama “dandik” işlerle uğraşarak geçiriyor şaşıyorum.