BUKALEMUN
Geçtiğimiz haftalarda Mustafa Şimşek’i konu alan bir köşe yazısı yazmıştım. Yazımı devamlı takip eden binlerce okurum, hatırlarlar. ‘İkramiye mi çıktı yoksa’ adlı köşe yazıma Şimşek, başkalarının aklı ile cevap vermeye çalışmış. Ama her zaman olduğu gibi üstüne başına bulaştırmış.
Okuyucularım yazdığımın doğruluğuna her zaman inanmışlardır. Ötesi, ben kendime inanıyorum ve yazdığım her yazımın her zaman arkasında durdum, durmaya da devam edeceğim.
Tabii ki ‘hayatta her şeyi bilirim’ dersen hiçbir şey bilmediğin ortaya çıkar ama Şimşek konusunda yanılgıya düşmemeliydim. Çünkü inkar etme yoluna bir defa düşmedi, birkaç kez şahit oldum. Ama inanmak dinimizde var. Bende Şimşek’e güvendim, inandım arkasında durdum. Zaman zaman destek oldum. Maalesef beni hep yanılttı. Her hatasının ardından birkaç hafta sonra beni görür, hafif utanarak, sırıtır, ‘Müdürüm yanına çay içmeye geleceğim’ der. Beni yine kandırır veya kandırdığını sanır.
Oysa ‘Efsaneler asla ölmez.
Sadece şekil değiştirir’.
Dik duruşunu sergileyen kişilikli insanlar bukalemun gibi sürekli renk değiştirmezler. Ucunda piyangodan büyük ikramiye çıksa bile…
Maalesef Şimşek, güneşte çakmaya başlamış. Hani, derler ya ‘mevsimler değişiyor’ diye Şimşek’te değişmiş. Neden, niçin, nasıl bilmiyorum.
Şimşek ile ilgili benim bilmediğim onlarca iddiayı sokaktaki vatandaş biliyor. Şimşek’te, bir doku yenilenmesi olduğu göz ardı edilemez. Acaba birkaç defa ağlayarak istediği Başkan vekilliği koltuğu, Şimşek’e birkaç santim bol mu geldi dersiniz.
Şimşek ile ilgili yazdığım köşe yazımdan dolayı hiçbir CHP’li bana olumsuz bir kelime dahi etmedi. Oysa CHP’nin üst kadrolarından onlarca kişiler, “Helal olsun sana, Şimşek’in haddini bildirmişsin, boyunun ölçüsünü almış. Şimşek için az bile yazmışsın. Şunu da yazmalıydın” gibi daha onlarca olumsuz iddialar. Bu iddiaların hepsini biz biliyoruz. Hep, ‘Şimşek bizim oğlan’ diyerek koruduk, kollama yoluna gittik. Ama Şimşek maalesef yaramaz oğlan oldu bizim için…
Bugüne kadar ‘Ali Çelik ile iyi olma, kötü geçin’ diye bir şey söylememe rağmen Şimşek sıkışınca, ‘ekibimle kötü mü olayım?’ diye savunma tarafına geçme gereği duymuş. Oysa dükkan dükkan dolaşıp, Ali Çelik ile ilgili olumsuzlukları anlatanın Şimşek’in ta kendisi olduğunu, Ali Çelik benden daha iyi biliyor.
Ali Çelik kendi kadrosundan, kimin nasıl konuştuğunu bilmeyecek kadar Şimşek gibi saf değil. Çelik bilmezlikten gelir, Şimşek gibi kendini uyanık sananlar Çelik için, ‘çok saf hiçbir şeyden anlamıyor’ derler ama hep aldanırlar.
Şimşek bana yazdığı cevapta beni doğrulamış. ‘Öyleydi, düzelttirdim. Zaman zaman karşı çıktım’ gibi hırçınlığını hafifleştirerek kendini soyutlamaya çalışmış ama görünen güneş balçıkla sıvanmıyor. Şimşek’in cevaplarını bekliyorum, çünkü Şimşek ile ilgili açıklamalarıma imkan vermesi beni mutlu edecektir.